Recep Akakuş'un köşe yazısı
Bir gün İishakpaşa Camii’nde öğle namazı için ezan okumuştum. Namaz sonrasında cami önüne çıktığımda kütüphane memuru Lütfü Okçu Efendi: “Hafız Efendi! Kütüphaneye kadar gelir misin? Birlikte kahve içelim. ” dedi. Ben de yapılan teklifi kabul ettim. Birlikte İshakpaşa Halk kütphanesi’ne gittik; Lütfü Efendi, küllenmiş mangalını biraz açtı; cezvesini mangal ateşine sürdü ve kendi eli ile bana kahve pişirdi; kahve içerken de bana, ilkokul diplomam olup olmadığnı sordu.
İlkokul okumadığımı öğrenince çok üzüldüğünü söyledi ve bana: “Bak hafız evlâdım! Sen istediğin kadar güzel okusan da ilk okul diploman olmadıkça sen, ne imam ve ne de müezzin olabilirsin. Ben, sana bir kitap vereyim; onu oku ve de okuyup yazmanı güçlendir; sonra da okuldışı imtihana gir ve ilk okul diplomasını, mutlaka, al evladım!” dedi ve bana okuyup tekrar iâde edilmek üzere; Fatih Sultan Mehmet devrinde yapılan Balkan fetihlerini anlatan “Akından Akına” isimli bir kitap verdi. Ayşe Nine’nin evine geldim. Gazete okuyacak kadar Türkçe yeni yazıyı sökmüştüm. Verilen kitabı, zorlanarak da olsa birkaç gün okumaya çalıştım; fakat çok sıkılmıştım. Çünkü kitapta geçen yer isimleri de şahıs isimleri de, hep, yabancı isimlerdi. Kitabı, götürüp Lütfü Efendiye iâde ettim ve çok sıkıldığımı söyledim. Bunun üzerine; kütüphane memuru Lütfü Efendi, bana Feridun Fazıl Tülbentçi tarafından kaleme alınmış olan “Osman Oğulları” isimli kalın bir romanı verdi; dikkatle o kitabı okumamı söyledi.
Eve geldim. “Osman Oğulları” romanını okumaya başladım; burada geçen yer ve şahıs isimleri, yabancı olmayan isimler olduğu için okurken pek sıkılmadım. Bir hafta içinde bu hacimli romanı okudum; başta Bilecik, söğüt, İnegöl, Yenişehir coğrafyası ile ilgili yeni bir çok yer ve de şahıs ismi öğrendim. Aynı yazarın, “Yavuz Sultan Selim Ağlıyor” “Oruç Reis” “Turgut Reis” ve “Dağları Bekleyen Kız” isimli romanlarını da bana okuttu.Nur içinde yatsın; merhum kütüphane memuru Lütfü Efendi, benim seri bir şekilde kitap okumamı sağlamış oldu. Daha da önemlisi, geleceğim ile ilgili beni ilk okul diploması almaya teşvik etti.
Bu arada İshakpaşa Camii’nde müezzin Ali Efendi’ye yardım etmeye ve 10 TL. aylık harçlığımı almaya devam ettim. Ramazan mukabelelerini de okumayı sürdürdüm. Şu kadar var ki hıfzımın dükkânda dinlenmesinden çok rahatsız olmaya başlamıştım. Çünkü dersimi verirken müşteri gelince ara vermek mecburiyetinde kalıyordum. Ardından tekrar zihnimi toplayıp ezber dersimi tamamlamakta güçlük çekiyordum. Merhum Çuhadar Hocam da sert mizaclı bir kişi olduğundan yine aramız açılmaya başladı. Bunun üzerine Çuhadar Hoca Efendi, İshakpaşa camii’ne gelip derslerimi burada almaya başladı. Ancak bu kerre de saçımı uzatarak baş açık gezdiğim için rahmetli pederim ile aram açıldı. Çevrenin baskısıyla babam, bana baskı yapıyor ve hatta köye sokmuyordu. Çünkü köyde -gavur çocuğu anlamına gelmek üzere- Hacı Hasan’ın oğlu kopil olmuş! ” diye dedi kodu yapılınca bundan babam, çok müteessir oluyordu.
Böyle bir ortamda, İstanbul’ da İmam-hatip Okulu’nda okuyan Halil Karaatlı ve Hasan Hazer gibi tanıdıkların bulunuşundan da cesaret alarak, hocama ve âileme haber vermeksizin, İstanbul’a geldim ve Gönenli Mehmet Öğütçü Hoca’nın himayesine girdim ve bu arada Bayezid Camii Baş İmam-hatibi Hendekli Hafız Abdurrahman Gürses’ten tâlîm ve tashîh-i huruf dersleri almaya başladım.
İstanbul – Vefa semtinde bulunan imam hatip okulundaki arkadaşları, sık sık, ziyarete gittim. İmam-Hatip okullarında gavur yetiştiriliyor propogandasının ne kadar yanlış olduğunu yakînen burada gördüm ve İstanbul İmam-Hatip Okulu’na girmeye karar verdim. 1952-1953 yıllarında İstanbul’da yaşanan ağır kış şartları nedeniyle Rahatsızlandım.Bu vesile ile İnegöl’e döndüm ve Hasanpaşa Köyü İlkokulu Öğretmeni Merhum Hasan Efendi’nin rehberliğinde imtihanlara hazırlanarak Bursa-Hoca İlyas İlkokulu’nda okul dışı sınavlara girdim ve ilk okul diplomasını aldım. Ardından da aynı yıl içinde 1953-1954 ders yılında İstanbul İmam-hatip Okulu giriş imtihanını da kazanarak bu okula kaydımı yaptırdım. Böylece; alaylı olmaktan kurtuldum; okullu oldum ve yeni bir ufka doğru kanat çırpmaya başladım.