Nurettin Yıldız'ın köşe yazısı
1- İftar Ayı Değildir: Ramazan ayı, dünya nimetlerini elinin altında bulundurduğu hâlde, Rabb’inin emri olduğu için yemeyen-içmeyen, şehvetlere karşı sabır imtihanını kazanmaya gayret eden mü’minlerin ayıdır. Abartılı bir israf şovuna dönüşen iftar sofraları Rabbani niteliği olmayan sofralardır. Bir saat sonraki teravih namazını kılmakta zorlanacak hâle getiren bir iftar sofrası Ramazana ait değildir. Ramazandan önce mü’minlerin kerih gördüğü müsrif harcamaları Ramazanın gölgesinde mübahlaştırmak hatalıdır.
Ramazan bir açlık terbiyesi iken, onu açlık edebiyatına dönüştüremeyiz. Dün alkol tüketilen otellerde bugün iftar sofralarının kurulması, bunun adının da Allah rızası için iftar vermek olması en azından gülünçtür. Müslümanlar iftarlarına sahip çıkmalıdır. İçilip içilmeyeceği, yenilip yenilmeyeceği şüpheli olan şeylerle iftar sofrasına nasıl oturulur? İftarımızın, birilerinin bütçelerini doldurmalarına alet edilmesinden, Ramazan gününde yemek yenmesi kadar tiksinmeli ve buna karşı tepkili olmalıyız.
Sahur ayıdır, oruç ayıdır. Bizim iftara gösterdiğimiz hassasiyet sahurdadır. Orucun başlangıcı sahur yemeği, bitişi iftardır. Bitişi olan iftara gösterilen ilgi, başı olan sahura gösterilmiyorsa bunun anlattığı şey hoş değildir. Oruç ayı Ramazan, iftar ayına dönüşmemelidir. İftar, kelime anlamı ile dahi yanlış kullanılmaktadır. İftar sadece açış yapma anlamındadır.
2- İsraf Ayı Değildir: Mal ve vakit israfı zamanların hiçbirinde hoş değildir şüphesiz. Hele hele Ramazan ayı mal ve vakit israfı için asla uygun değildir. Tüketilemeyip atılan gıdalar, bir selamlaşma- hatır sorma bahanesi ile tüketilen saatler, ömürler Ramazanın heder edildiğini gösterir. Mutfak masraflarının -yenen yemek öğününün ikiye düşmesine rağmen- artması neyin göstergesi olabilir? Gece yarım saat azaltılmış uykudan ötürü saatlerce uyku ilave etmek, gündüzleri uyku ile çarçur etmek Ramazanla çelişen şeylerdir. Malda ve vakitte israf varken Ramazan, dibi delik bir kovaya dönebilir.
Zühd ve bereket ayıdır. Gıda tüketimini, ikinci dereceden olan ihtiyaçlar listesini azaltma, ahiret âlemine hazırlanma zamanıdır. Malımız ve zamanımız bereketlenmelidir. Önceki on bir ayda yapamadıklarımızı, yapabilme imkânı ve vakti oluşturmalıyız. Kadınlarımızın en mübarek günleri mutfaklarda ve bulaşık yıkamada geçmemelidir. Mü’min bir erkek sıcak bir pide kuyruğunda vakit harcamamalıdır. Malımız, vaktimiz, ibadetimiz, şuurumuz, uhuvvetimiz bereketlenmelidir. Ramazan ayına başlangıçtaki kimliğimiz ve değerimiz değişmiş olarak Ramazandan çıkmalıyız.
3- Gerginlik Ayı Değildir: Oruçlu olduğu için sinirlenen, esip gürleyen, vurup kıran Müslüman hatalıdır. İftara yetişemediği için, teravihi kaçırdığı için kul hakkı ihlal eden, ahlaki olmayan sözler sarf eden mü’min Ramazanını harcayan mü’mindir. Aile bireylerini rencide eden, iş arkadaşlarını, mescit dostlarını kıran mü’min, imtihanını riske sokan mü’mindir. ‘Ramazanda sinirlenen’ diğer zamanlarda ise sabırlı Müslüman, doğrulanması zor iddiaların sahibidir. Orucu bozan içecekler ve yiyecekler gibi, sözler de sakıncalılar listesinde olmalıdır.
Tahammül ayıdır.Sadece açlığa değil, nefsin kabardığı her şeye tahammül gösterme ayıdır. Dile, ele, göze, cebe hâkim olabilmektir. Diyebileceği hâlde dememek, yiyebileceği hâlde yememek kadar önemlidir. Sahurla iftar saatindeki Ramazan ve oruç ciddiyetini gün ortasında da sürdürebilmek, Ramazan ruhu ile yaşamanın göstergesidir. Ramazan sabrın kolay olmadığı bir zaman dilimi olabilir. Çünkü o, diğer zamanların hiçbirinde elde edilemeyen sevap ve bereket kaynaklarını ihtiva etmektedir. Gülü seven dikenine katlanmasını bilmelidir. Tahammül etmek zorundayız: Günahlardan kaçınmanın zorluğuna, ibadetlerin eda edilmesindeki ağırlığa, mal, çocuk ve bedenlerimize isabet eden belalara, ÜmmetiMuhammed’in yaşadığı afetlere tahammül etmesini bilmek gerek.