Mehmet Şah MARHAN yazdı
“8. sınıf öğrencisi olan Faruk fiziksel engelinden dolayı tekerlekli sandalye kullanmaktadır. Ortaokul yılları boyunca Faruk’un derslerine giren üç farklı beden eğitimi öğretmeni aşağıdaki yöntemleri izlemişlerdir.
Birinci öğretmen beden eğitimi dersinde tüm sınıfı bahçeye çıkarmakta, Faruk’u ise sınıf içerisinde pencereye yaklaştırarak arkadaşlarını izlemesini sağlamaktadır.
İkinci öğretmen dersler sırasında Faruk’u da bahçeye çıkarmakta ve her hafta başka bir arkadaşını görevlendirerek Faruk’la ayrı bir yerde oyun oynamalarını sağlamaktadır.
Üçüncü öğretmen ise beden eğitimi dersindeki etkinlikler sırasında Faruk’a kendi bireysel özelliklerine uygun roller vererek grup ile birlikte bulunmasını desteklemektedir. Örneğin, hentbol oynanırken kaleci olmasını istemekte, voleybol etkinliğinde ise bir masanın üzerine tekerlekli sandalyesi ile birlikte koyarak hakemlik yapmasını sağlamaktadır.”
Evet, bu üç farklı öğretmen yaklaşımına ve genel anlamda da öğretmenlerin öğrencilerine olan ilgileri, davranışları, eğitime yaklaşımları, bakış acıları, enerjileri, çalışma arzuları, verimlilikleri, disipline oluşları ve eğitimci özellikleri göz önünde bulundurulduğunda öğretmenleri üç kategoriye ayırmak mümkündür.
Şöyle ki;
1.Hiçbir şekilde öğretmen olmaması gerekenler…
2.Üst yöneticilere, okul müdürüne öğrenci velisine, servis şoförüne vb. kişilere kızıp öğrencilerini “ihmal” eden ve hatta “harcayan” öğretmenler.
3.Ne olursa olsun öğrencileri için titreyen, yüreğini ortaya koyan ve işini hakkıyla yapan öğretmenler.
Birinci kategoriye giren öğretmenlerin bütün bahaneleri eğitim sistemi olur. Böylesi bahaneye sığınan öğretmenler, bütün başarısızlıklarını ve verimsizliklerini eğitim sistemine yüklerler. En temelde öğrencilerini “bela” olarak görürler. Ve öğrencilerinde “okul fobisi” oluşturup bir ömür boyu öğrencilerine okulu-okumayı çekilmez hale getirebiliyorlar… Ama kendilerine toz kondurtmazlar.
Oysa dünyanın en iyi eğitim sisteminde bile birinci ketegoriye giren yani hiçbir şekilde öğretmen olmaması gerekenlerin ama maalesef öğretmen olanların başarılı ve faydalı olmaları beklenilemez. Çünkü bu kategorideki öğretmenler, her şeyden önce eğiticilik ruhundan ve özelliklerinden mahrum oldukları için öğrencilerini eğitmek ve kazanmak gibi bir dertleri olmaz. Daha da trajik olan, bu ketegorideki öğretmenler eğitime ihtiyaçları var iken eğitimci olmalarıdır. Ve bunlar her okulda öğrencilerine faydalı olmadıkları gibi, diğer öğretmenlerin de motivasyonunu maalesef kırmaktalar. En acısı da bu özelliklere sahip öğretmenlerin, öğretmenlik vakarına yakışacak hiçbir davranışları yok iken bir şekilde “gözde” olmalarıdır.
İkinci kategorideki öğretmenler ise, “Pireye kızıp yorgan yakanlardır.” Bu kategorideki öğretmenler, özellikle liyakatsiz, yetersiz ve koltuk sahibi olmuş ama sorumluluk özelliği olmayan yöneticilerin, bilinçsiz velilerin vb. kişilerin olumsuz ve tutarsız yaklaşımlarından olumsuz etkilenenlerdir. Bu şekilde motivasyonu kırılan öğretmenlerin maalesef öğrencilerine gereken ilgiyi ve çabayı göstermeyerek öğrencilerini ihmal edip harcayabiliyorlar.
Üçüncü kategorideki öğretmenler ise, ne olursa olsun idealistçe yaklaşım sergileyenlerdir. Yeri geldiği zaman “sorumsuz” ve “liyakatsiz” yöneticilere bile duruş sergileyen, bilinçsiz velileri, öğrencilerin önünde bir engel olarak fark edip, çözüm geliştiren örnek öğretmenlerdir. Dahası motivasyon kırıcı bütün unsurlara rağmen öğrencilerini yetiştirme enerjisini ve arzusunu yitirmeyen, öğrencilerinin yörüngesine giren, öğrencileriyle frekans kuran ve öğrencilerinin bireysel farklılıklarını gözeterek kendilerinde gizli kalan potansiyellerini ortaya çıkartan ilkeli ve erdemli öğretmenlerdir.
*
Evet, “İyi öğretmenlerin yetiştirilmemesi ve atanmaması bir sistem sorunu olabilir ama bir öğretmenin faydalı olmaması sistemsel bir sorun değildir.” Zira her koşulda bireysel çabalarla sistemsel sorunları aşıp faydalı olmak mümkündür. İşte tam da bu öze sahip öğretmenlerin yetiştirilmesi elzemdir
Dolayısıyla elbette eğitim sistemi eleştirilebilir ama eğitim sisteminden önce üçüncü kategorideki özelliklere sahip öğretmenleri yetiştirecek bir öğretmen yetiştirme sistemine büyük bir ihtiyaç var. Çünkü öğretmenlik özelliklerini tam anlamıyla taşıyan öğretmenler, en kötü eğitim sisteminde bile öğrencilerine faydalı olmasını bilen öğretmenlerdir.
Bu bağlamda ikinci kategorideki öğretmenler belki desteklenip rehabilite edilebilir. Ancak birinci kategorideki öğretmenler, hiçbir eğitim isteminde yer almaması gerekenlerdir. Çünkü birinci kategorideki öğretmenler; öğrenciler için, toplum ve ülke için kayıp demektir.
Hem bütün dezavantajlı öğrencileri, farklı kültürel ve bireysel özelliklere sahip öğrencileri kapsayan ve öğrencilerinin bütün farklılıklarına değer veren, saygı gösteren ve farklı becerilere gereken önemi veren öğretmenler, aslında toplumun doğru inşa edilmesini de sağlar.
Evet, işte bu derinliğe, bu dinamiğe, bu anlayışa ve hassasiyete sahip olan öğretmenlerin sayılarının yetiştirilip çoğalması dileğiyle…
2023-2024 eğitim öğretim yılı 2. dönem bütün eğitim camiasına hayırlı olsun.
Mehmet Şah MARHAN
Eğitimci Sosyolog