Çaldığım her teselli kapısından kovuldum
Ecelin avcundaki can kadar çaresizim.
Bir girdapın içinde döne döne boğuldum
Yelkovanda tükenen an kadar çaresizim.

Işığını yitirdi soldu gözümün feri
Her gün dağlandı ciğer her gün yüzüldü deri
Sinemi delik deşik etti hicran hançeri
Bir yaradan damlayan kan kadar çaresizim.

Bir efsunlu rüyaydı beni aklımdan eden
Dolaşır gezer oldum neredeyim bilmeden
Viraneyi andıran yıkık dökük bir beden
Uğrayanı kalmamış han kadar çaresizim.

Başı dumanlı dağlar efkârımdan ar eder
Bülbül benim derdimle güle ahüzâr eder
İçimde bir ur gibi günbegün büyür keder
Yarından umut kestim dün kadar çaresizim.

Uçurumun başında yitirmişim dengemi
Kendimden kaçar oldum bırakıp da gölgemi
Suya düştü hayaller karaya vurdu gemi
Ruhunu teslim etmiş ten kadar çaresizim.

Hasan Hüseyin Yılmaz

ÇATLIYOR

Farkında değilsin bilmiyorsun sen

Kız etme eyleme eller çatlıyor

Öyle bir rüzgârsın başımda esen

İnan fırtınalar yeller çatlıyor

Caddeye sokağa çıkıyorsun ya

Etrafı yakıyor yıkıyorsun ya

Hani mavi mavi bakıyorsun ya

Denizler deryalar göller çatlıyor

Uyuyamaz seni aklına koyan

Kaç kişi peşinde dönüyor yayan

O tatlı dilinden sesini duyan

Şekerler şerbetler ballar çatlıyor

Aşkından sarardı soldu bülbüller

Saçını başını yoldu bülbüller

Senin için öter oldu bülbüller

Goncalar kurudu güller çatlıyor

Deli divâneyim senin yüzünden

Yeter ki sev beni çıkmam sözünden

Kadehte kalan o dudak izinden

Kırmızılar korlar allar çatlıyor

Hasan Hüseyin Yılmaz