Recep Akakuş yazdı
Daha önceki yazımızda geçtiği gibi Yıldırım Beyazıt’ın Birinci Kosova Savaşı’ndan sonra 1389 yılında Bursa’ya döndüğünde Amasya’nın seçkin ailelerinden olan Yahşî Bey’e, İnegöl coğrafyasında yer alan ve “padişah hassı” olan Çoban karyesi’ni dirlik olarak vermiştir.
Yahşî Bey’in, Beyazıt Paşa ve Hamza Bey adında iki oğlu vardır. Bunlardan Beyazıt Paşa, Çelebi Sultan Mehmed’in (1412-1420) hiç değişmeyen sadrazamı olmuştur.
Sultan II. Murad (1420-1451), hükümdar olunca Hamza Bey, 1420 yılında 1389 yılında babası Yahşî Bey’e dirlik olarak verilmiş olan İnegöl coğrafyasındaki Yahşî Bey Karyesi’nin “dirlik statüsü”nü mülkiyete çevirterek Hamza Bey oğlu Yahşi Bey’e temlik etmiştir.
Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu olan Çelebi Sultan Mehmet (1413-1420), Osmanlı tahtına oturunca Hamza Bey, İnegöl kasabası’nın “timar-eri” olmuştur.
Hamza Bey’in, 1463 yılında şehit olması üzerine de İnegöl’ün “timar-eri” bu kerre Hamza Bey oğlu Derviş Mehmed Bey olmuştur .
Bu nedenle Hamza Bey çocuklarının ve de torunlarının, Sultan II. Murad (1220-14519) devrinden bu yana İnegöl coğrafyasında değişik seviyede de olsa hiç bir zaman gölgesi eksik olmamıştır.
Hamza Bey, “Nureddin Hamza Bey”dir ki Sultan II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed devrinin en etkili devlet adamlarından biridir. Nureddin Hamza Bey aynı zamanda İzmir fâtihidir.
Nureddin Hamza Bey, beylerbeyliği, kaptan-ı deryalık ve padişah müsahipliği gibi en üst devlet görevlerinde bulunduktan sonra 1463 yılında Eflak Beyi Kazıklı Voyvoda tarafından pusuya düşürülerek yirmi beş bin askeri ile birlikte şehit düşmüş ve ardından da hakaret olsun diye kazığa vurulmuştur.
İşte bu Hamza Bey, uzun yıllar İnegöl’ün “ timar-eri ” olmuştur ; ölümünden sonra da bu timar sahipliği, oğlu Derviş Mehmed Bey’e geçmiştir.
Hamza Bey oğlu Derviş Mehmed Bey ile birlikte Sinan Bey’in, İnegöl’de Yıldırım Beyazıt ve İshak Paşa’dan sonra gerçekleştirdikleri üçüncü imar faaliyeti sonrasında İnegöl’ün yapı ve nüfus dokusu yenilenmiştir.