Ayhan Talha Bayraktar'ın köşe yazısı

Bu yazımızda deyim ve atasözlerimizin ilginç hikayelerini paylaşacağız. Bu günkü atasözümüz: Kırk yıllık Kani olur mu Yani

Bu atasözü, tanıdığımız biri, alışılagelen davranışlarına ters davranışlarda bulunduğunda söylenir. Bu atasözü ile değişmesinin imkânsız olduğu anlatılmaya çalışılır. Mesaj şudur; Boşuna uğraşma, sen neysen osun. Veya kişi bu atasözü ile değişmeyeceğinin mesajını verir. Ben buyum ve böyle kalacağım.

Kırk yıllık Kani olur mu Yani” atasözü, huyu uzun yıllar boyunca değişmeyen insanın karakterinin, bu zamandan sonra da değişmeyeceğine işaret etmektedir.

Peki Kani ne, Yani ne? Nedir bu atasözünün hikâyesi?

Atasözünde kullanılan Kani Müslüman ismidir. Yani ise Hristiyan ismidir.

18. yüzyılda yaşamış bir Divan şairi olan Tokatlı Ebubekir Kani Efendi, hayatı boyunca devlete hizmet için belirli görevlerde bulunnuştur.

Divan katipliği göreviyle Silistre valiliğinde çalışmak için Rumeli’ye giden Kani Efendi, burada bir Rum kızına aşık olur.

Kani Efendi aşık olduğunda 50 yaşındadır. Aşkı uğruna çok fedakarlık yapar ve sonunda Rum kızı da O2nu sever.

İki gönül bir olmuştur. Artık evlenmeleri için hiçbir engel kalmamıştır. Bunun üzerine Kani Efendi, kıza evlenme teklifi eder.

Fakat kızın babası koyu hıristiyandır. Soyu papaz bir aileden gelmektedir. Aile, kızlarını bir Müslümana vermek istemez.

 Aşıklar bir çare düşünürken kız Kani Efendi’ye,  din değiştirip Hristiyan olmasını teklif eder.

Kızın babası da bu fikre olumlu yaklaşır. Damat adayı, İslam’ı terk edip Hıristiyan olmayı kabul ederse kızıyla evlenmesine müsaade edeceğini söyler.

İmanı aşkından daha sağlam olan Kani Efendi bu şart üzerine şu cevabı verir:   “Yapmayın papaz efendi, kırk yıllık Kani olur mu Yani” der.