Sultan II. Murad, Edirne Sarayın’da Hakk’a yürüyünce oğlu müstakbel İstanbul fatihi Mehmet Çelebi, ikinci defa Osmanlı tahtına oturmuştur. Fatih Sultan Mehmed, vefat eden babası Sultan II. Murad’ın cenaze işleri ile ilgili olarak yapılacak hizmetleri, söz gelimi gasil, techiz ve tekfin işlerini devşirme kökenli Sarı İshak Paşa’ya tevdi eylemiştir.

Cülûs merasimi sonuçlandıktan ve cenazenin techiz-tekfin işleri, tamamlanınca Sultan II. Murad, vasıyyeti gereği, Bursa’daki külliyesinde sağlında yaptırmış olduğu türbeye defnedilmiştir. Yine vasıyyeti gereği yanına hiç bir kimse defnedilmemiştir. Yağan yağmur, mezarın üzerine düşsün diye türbe kubbesinin tepe noktası açık bırakılmıştır.

Hatırlanacağı üzere Sultan II. Murad, Bursa’ya defnedilen Osmanlı hükümdarlarının sonuncusudur. Son Osmanlı hükümdarı olan Sultan Mehmed Vahidüddin hariç diğer bütün Osmanlı padişahları, İstanbul’da bulunan türbelere defnedilmiştir.

Şu kadar var ki Sultan II. Murad’ın Bursa’da kendi adına inşa ettirmiş olduğu geniş külliye ve yakın çevresi, Murâdiye ismi ile anılmş olmakla beraber, Osmanlı hânedânına mensup kişilerin defnedildiği bir “Hânedân Mezarlığı”na dönmüştür.

Başta, Fatih Sultan Mehmed‘in validesi Hümâ Hatun olmak üzere oğullarından Şehzade Cem Sultan ile ağabeysi Şehzade Mustafa, bu külliyede yer alan türbelerde yatmaktadır.

Diğer yandan Sultan II. Bayezid’in oğlu Şehzade Abdullah, Şezâde Âlemşah ve kardeşi Şehzade Şehinşah’ın oğlu Şehzade Mehmed Çelebi de yine ebedî uykusunu bu külliyede uyumaktadır.

Sultan II. Bayezid tarafından Şehzade Cem Sultan, ağabeysi Şehzade Mustafa ve kuzenleri: Şehzade Abdullah, Şehzâde Âlemşah ve Şehzade Şehinşah’ın oğlu Şehzade Mehmet’e âit türbelerde okunacak Kur’an-ı Kerîm kırâatları ile ilgili zengin vakfiyeler, düzenlenmiştir.

Söz konusu vakfiyeler arasında Sultan II. Bayezid tarafından düzenlenen 911/1505 tarihli vakfiyede yer alan bir maddeye göre “Noktacı” adı verilen bir hizmet türü de planlanmıştır ki bu hizmet türü, araştırma konumuz olan Kasım Efendi ile çokyakından alakalıdır.

Zira Kasım Efendi, “Cevâhirü’l-Ahbâr”adını verdiği kitabının mukaddime bölümünde Abdülkadir-i Geylânî torunları arasında yer aldığını ifade etmekle birlikte kendisi için her hangi bir lakap kullanmamıştır. Ancak hakkında yazılmış belgelerde ve kaynaklarda o, Noktacı Kasım Efendi diye tanıtılmış ve bu lakap ile şöhret bulmuştur.

Kitabının mukaddime bölümünde İstanbul özlemi içinde yaşadığını ifade eyleyen Kasım Efendi, rüyâda aldığı peyğamberî bir talimât ile Bursa’ya yönelmiştir. Bursa’ya geldiğinde de önce Hoca İlyas Camii Külliyesi’nde ikâmet eylemiş ve 902/1496- 97 yıllarında Antakya’da Arapça kaleme aldığı “Cevâhirü’l-Ahbâr” kitabının Türkçe’ye çevrilmesi gereğini fark etmiştir. Bu hususun da rüyada kendisine verilen peygamberî bir işaretle gerçekleştiğini söylemektedir.

Kâdirî - Halvetî çizgide tasavvufî bir hayat yaşayan Kasım Efendi, Bursa’da Hoca İlyas Camii Külliyesi’nde ikâmet ederken Şeyhi İzzeddin Ali Karamânî, Çekirge’de Kaplıca Hüdâvendiğâr Sultan I. Murad İmareti civarında oluşan Karaman Mahallesi’nde ikâmet eylediğinden Hoca İlyas Camii Külliyesi’nden sonra Kasım Efendi’nin ikinci uğrak yeri, Kaplıcalar yöresi olmuştur.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar