Recep Akakuş yazdı
İnegöl coğrafyası üzerine başta Osman Bey’in oğlu Pazarlu ve Çoban beyler ile birlikte Turgut Alp ve oğlu İlyas Bey, ardından Orhan Gâzî ve oğlu Sultan I.Murad devrinde Bursa bey sarayı genel sekreterliği görevini üstlenmiş olan Aksungur=Sungur Paşa ve de Bursa bey sarayı çavuşlarından Dura Çavuş, Hüseyin ve Ahmed çavuşların gölgesi düşmüştür.
Manevî yönden de İnegöl coğrafyası, “Geyikli Baba” diye şöhret bulan Baba Sultan‘ın temsil ettiği “Bâbî geleneği” ile “Akbıyık Sultan” lakabı ile şöhret bulan Hacı Bayram-ı Velî halifelerinden Ahmed Şemseddin Efendi’nin temsil ettiği “Ahî geleneği”nin etkisi altında kalmıştır .
Onaltıncı asır ortalarında bu iki tasavvufî akımın, İnegöl kasaba merkezinde buluşmasını sağlamak üzere ;Hamza Bey’in oğlu Derviş Mehmed Bey ve İshak Paşa kethüdâsı Sinan Bey, işbirliği yapmışlardır. Yapılan bu işbirliği sayesinde Noktacı Kāsım Efendi‘ye İnegöl’de bir tekke-zaviye açmışlardır . Kırsal kültüre ve şifâhî ana’neye bağlı olan “Bâbî” ve “Ahî” gelenekleri, Noktacı Kāsım Efendi’nin şahsında İnegöl kasaba merkezinde buluşmuşlardır.
Şüphesiz bu buluşmada hem Hamza Bey’in oğlu ve de torunlarının ve hem de İshak Paşa kethüdâsı Sinan Bey ve torunlarının büyük rolü olmuştur. İnegöl coğrafyasında-başta- Orhan Gâzî’nin, Sultan I.Murad’ın, Yıldırım Beyazıt’ın, Çelebi Sultan Mehmed’in, Sultan II.Murad’ın hayrî hizmetlere yönelik vakıfları bulunmaktadır. Ayrıca Beyazıt Paşa ile kardeşi Hamza Bey ve İshak Paşa ile kethüdâsı Sinan Bey’in de İnegöl coğrafyasında vakıfları ve de hayrî eserleri vardır. Şu kadar var ki söz konusu vakıfların ve hayrî eserlerin çoğu, zamanın tahrîbâtına dayanamayarak büyük ölçüde fonksiyonlarını yitirmişlerdir.
İnegöl, Bedre deresi ile Hocaköy deresi arasında yer alan bir “höyük” üzerinde kurulmuştur. Günümüzdeki durum göz önüne alındığında duraklama ve gerileme devrinde Bedre deresi’nin ana yatağı, Suyolu caddesi, Osmanbey caddesi ve Mesudiye caddesi güzergâhını takip ederek Zindancık karyesi civarında Akçasu deresi ile buluşmakta idi.
Diğer yandan Hocaköy deresi’nin ana yatağı da Kemalpaşa Mahallesi’nde yer alan Dere sokağı’nı izleyerek günümüzdeki Osmaniye Mahalle camii=Çamaşırlık camii kenarından geçerek organize sanayii içinde Cerrah’tan gelen Akdere ile buluşmakta idi. Hocaköy deresi’nin üzerinde “eğrek” denen yerde çobanlar, hayvanlarını suvarmışlar; öğle sıcağında hayvanlarını burada istirahat ettirmişler ve ibadetlerini de burada inşâ edilmiş olan “Eğrek camii”nde yapmışlardır. Bu nedenle bu yöreye, “eğrek yeri” denirken camiye de “Eğrek camii” adı verilmiştir. Diğer yandan İnegöl’lü genç kızlar, bu derede çamaşır yıkadıkları için Hocaköy deresi, “Kızlar deresi” diye de anılmıştır. Halkın ağzında -hâlen kullanılmakta olan- “Çamaşırlık camii” sözcüğü, bundan kaynaklanmıştır. “Çamaşırlık camii” de aslında “Eğrek camii”nin yerini almıştır. 1727 yılında Küçük Cafer Paşa, İnegöl’ü imar ederken sözü edilen “Eğrek camii” çevresi, göçmen yerleşimine açılmıştır.
Aynı şekilde Yenişehir yolunun, İnegöl girişi üzerinde yeni bir yerleşim alanı oluşmaya başlamıştır. Söz konusu yerleşim alanı, günümüzdeki Çardak camii’nin bulunduğu alandır ki o dönemde bu alanda Orhaniye Mahallesi’nin çekirdeği oluşmaya başlamıştır. Yerleşim alanına, altında dükkânları olan, ahşap fevkānî= iki katlı bir cami yapılmıştır.Söz konusu fevkânî cami, halk arasında Çardak camii olarak şöhret bulmuştur.
“Çamaşırlık-camii” etrafında kurulan mahalle,önceleri “Murâdiye Mahallesi” olarak anılırken daha sonraki devirlerde ”Osmaniye Mahallesi” adını almıştır. Orhaniye Mahallesi’nin çekirdeğini oluşturan Çardak Camii’nin çevresinde ise önceleri demirci ve hırdavatçı esnafı yer almış; daha sonraki devirlerde mahalle, aynı isim altında Zindancık ve Mesûdiye köylerine doğru genişlemiştir.
Günümüzde Nuri Doğrul Caddesi ile Ankara Caddesi’nin buluştuğu noktada yer alan Çınar ve çevresi, “Odun Pazarı” misyonunu üstlenirken Cuma Camii’nin batı ciheti, “Kadınlar Pazarı” misyonunu üstlenmiştir. Beylik Hanı’nın, güneye açılan kapısı karşısında yer alan meydan da “Yağ ve Yoğurt Pazarı” için kullanılmıştır.Beylik Hanı inşâ edilerek 1727 yılındahalkın hizmetine açılmıştır.