1420 yılında kurulan Kırım Hanlığı, 1475 yılından itibaren Osmanlı himayesine girmiş; 13 Temmuz 1771 Cumartesi günü Kırım, Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 8 Ocak 1784 Perşembe günü imzalanan “Kırım Senedi” ile Osmanlılar, Kırım Hanlığı’nın Rusya tarafından ilhakını kabullenmiştir.

Söz konusu senede göre, Kuban Nehri, sınır kabul edilmiş; Özü ve Soğucak kaleleri Osmanlılar’da kalmıştır. Ruslar tarafından Kırım Hanlığı’na getirilen Şahin Giray, verilen yıllık sekiz yüz bin ruble tahsisat karşılığında hân olmaktan feragat eylemiş olduğunu îlân eyledikten sonra -atılan top sesleri arasında- Kırımlıları, İmparatoriçeye sadakat yemini etmeye mecbur eylemiştir.

Ardından da Rus başkomutanı Prens Potemkin, Kırım’ın ortasında yer alan Karasu karargâhı’nda Kırım ulemâsını toplayarak Rus Çariçası II. Katerina’nın cülûs yıl dönümünde hazırlayıp okuduğu beyannâmeyi onaylatmıştır. Bu münasebetle Rus orduları başkomutanı Prens Potemkin, halka din serbestliğinden bahsetmiş ve yönetimi istemeyenlerin mühâcerette serbest olduğunu söylemiş ise de Kırım ileri gelenlerinden otuz bin kişinin kanına girmiştir.

TATARLAR İNEGÖL’DE

Bu vak’a üzerine binlerce Kırımlı Müslüman, Türkiye’ye, kâfileler halinde göç eylemiştir. Bunlardan bir bölümü, İstanbul Şehremini semtine iskân edilirken bir diğer bölümü de Eskişehir coğrafyasına yerleştirilmiştir. İnegöl Hamidiye Mahalledsi’nin çekirdeğini oluşturan mıntıkaya da bir miktar Kırım göçmeni Tatar gelmiştir.

Kabakçı Mustafa isyanı sonrasında, İstanbul’da meydana gelen kaos ortamında Sultan III. Selim ,kuzeni Şehzâde Mustafa lehine tahtından feragat etmiştir. Fakat bu isyan kanlı olmuş; birçok devlet adamı ile birlikte Sultan III. Selim de hayatını kaybetmiştir. Rus işgaline karşı sınırlar korunamamıştır. Çanakkale Boğazı bile kısa süre için abluka altına alınmıştır.

Sınır bölgelerinde ülke içine doğru dalgalar halinde göç başlamış ve göçmenlerden büyükçe bir bölümü, İstanbul, Eskişehir, Bursa ve İnegöl coğrafyasına iskân edilmişlerdir. Daha önceki devirde gelen göçmenler ile İnegöl’de çekirdeği oluşturulan Çamaşırlık Mahallesi,

Orhaniye Mahallesi ve Tatarlık Mahallesi, yeni gelen göçmenler ile nüfusça artmıştır. İstanbul’daki kaos durumu, İnegöl’deki yerel yönetimi de derinden etkilemiş; emniyet , büyük ölçüde zaafa uğramıştır.

İnegöl’ü , çevre illere bağlayan Ahî derbendi, Domaniç derbendi, Akbıyık derbendi ve Ulular derbendi güvenli ortamını kaybetmiş; derbendciler, reâya ve yaya birlikleri arasındaki hiyerarşik düzen bozulmuştur. Şüphesiz bu güvensiz ortam içinde sosyal hayatta huzursuzluk ve güvensizlik doğmuş; ekonomik düzen sarsılmış; Hamza Bey ahfadı arasında yer alan Hamza Paşa örneğinde görüldüğü üzere vakıf malları, mütevelliler elinde buharlaşmıştır. İshak Paşa ahfâdı da İnegöl ile irtibatını kesmiştir.