Recep Akakuş yazdı

İshak Paşalardan Sırp asıllı ve Üsküp Sancak Bey’i olan İshak Paşa’ya,rakiplerince bir çok lakap lakap takılmıştır.Bunları başlıcaları : mühtedî, alaca, davut, rum, hırvat, dessas,kraloğlu, ve Gâzî Bey gibi.. lakaplardır.

1-Sırp kökenli İshak Paşa’ya böyle değişik bir çok lakap verilmiş olması, dikkat çekici olduğu gibi İnegöl’lü İshak Paşa’nın da babası İbrahim Ağa dururken dedesi İsa Bey’e nispet edilerek “İsa Bey-zâde” lakabı ile şöhret bulması, son derece, dikkat çekici bulunmaktadır.

2-İshak Paşalardan birincisi, çoğunlukla, Balkan coğrafyasında yaşamış ve Sırp kökenlidir. Diğeri ise Anadolu coğrafyasında doğmuş ve de çoğunlukla Anadolu’da yaşamış Türk kökenli bir kişidir.

3-İshak Paşa’lardan birincisi, kendisini evlat edinen Üsküp Sancak Bey’i Paşa Yiğit tarafından akıncı olarak yetiştirilmiştir. Diğeri ise Amasya muhafızı Yergüç Paşa tarafından -bir dost çocuğu olarakhimaye altına alınmış ve maliyeci olarak yetiştirilmiştir.

 4-Her ikisi de Beylerbeylik, Vezâret ve Sadrazamlık gibi devletin en üst makamlarında bulunmuşlar ve de Osmanlı hükümdarları ile yönetim yetkisini paylaşmışlardır.

5-Zaman zaman hânedân mensupları ile devlet ricali arasında beliren olaylarda her ikisi de taraf olmuşlardır . Söz gelimi, Mühtedî Sarı İshak Paşa, Türk asıllı olmayanların da Beylerbeyi ve daha üst görevlere atanabileceğinin mücadelesini vermiş ve şahsen de bu mücadeleyi kazanmıştır.

6-Osmanlı hükümdarlarına en yakın noktalarda bulunan her iki İshak Paşa, sağlıklarında kendileri için hazırladıkları türbe mezarlara konulamamıştır. Hizmetleri de unutturulmaya çalışılmıştır.Bu da  yapılan bu iktidar mücadelelerinde oynadıkları etkin rolden kaynaklansa gerektir.

7- İshak Paşalardan birincisi, Sırp Krallık hânedânına mensup iken diğeri Amasya Emirliğinin kurucusu Şadgeldi ailesine mensuptur. Her ikisinin genlerinde ve şuur altında hükmetme ve iktidar olma duygusu yatmaktadır.

8- İshak Paşalardan Mühtedî Sarı İshak Paşa, Fatih’in isteği üzerine İsfendiyâr oğlu İbrahim Bey’in kızı ve Sultan II. Murad’ın ölümü üzerine dul kalan eşi Hatice Alîme Hatun ile evlenmiştir. İnegöl’lü İshak Paşa ise İsfendiyâr Bey’in kızı ve İbrahim Bey’in kız kardeşi Sultan Hatun ile evlenmiştir. Bu duruma göre İshak Paşalar, bir bakıma, bacanak olmuşlardır. Çünkü biri, hâlâ ile evlenirken diğeri, O’nun öz yeğeni ile evlenmiştir.

9-İshak paşalar, 1469-1472 yılları arasında her ikisi, Fatih Sultan Mehmed’e, halef-selef şeklinde, sadrazamlık yapmışlardır.

10-Her iki İshak Paşa da bir çok hayrat yapmıştır. Ancak Sarı İshak Paşa, Balıkesir Sancak Bey’i olduğu sırada burada yaptırmış olduğu hayrî eserler hariç, tüm hayrî eserlerini Balkanlarda özellikle doğduğu ve ilk defa resmî görev aldığı Üsküp Şehri ve civarında yapmıştır. Mühtedî Sarı İshak Paşa’nın sağlığında kendisi için yaptırdığı fakat, siyasî genel durum gereği öldüğünde defin olunmadığı, türbesi de yine Üsküp’tedir. Bu türbede -günümüzde- küçük oğlu Paşa Bey, yatmaktadır. Mühtedî Sarı İshak Paşa, İstanbul-Rumeli Hisarı’nda hapis yattığı sırada ölmüş ve nâşı, Romanya’da Babadağı yakınında İshakça Kasabası’nda defnedilmiştir.

İnegöl’lü İshak Paşa ise ömrünü Ankara, Kütahya, Bursa, İstanbul, Edirne ve Selanik gibi şehirlerde geçirmiş ise de en görkemli ve de en geniş hayrî eserlerini İnegöl’de inşa ettirmiştir. Türbesini de burada yaptırmak istemiş ve tanzim ettirdiği vakfiyede türbesi ile ilgili tahsisat dahî koymuş ise de ne sağlığında ve ne de ölümünden sonra bu türbenin yapılması mümkün olmamıştır. Ancak, vasiyeti gereği, ölümünden sonra nâşı, Selânik’ten İnegöl’e getirilmiş ve yaptırmış olduğu İnegöl-İshak Paşa Camii’nin kıble tarafında yer alan ön bahçeye ve mihrabın ön kısmına defnedilmiştir.

1487-1937 yılları arasında tam 450 sene İshak Paşa, bu mezarında ebedî uykusunu uyumuştur. Ancak 1937 yılında İshak Paşa Camii çevresinde yer alan mezarlıklar kaldırılırken İshak Paşa’nın da mezarı kaldırılmıştır. İşlemeli mermer sanduka taşları ve de şahideleri/kitâbeli mezar taşları, zevcesi Sultan Hatun Türbesi’ne nakledilmiştir.