Ancak İnegöl’lüler üzerinde düşmanın psikolojik baskısı eksilmeden devam etmiştir; istihbârat amacıyla çeşitli tahrikler ve proveke olaylar tezgahlandığı için İnegöl’lüler, şaşkına dönmüş ve esâretin yürek parçalayıcı acılarını derinden hissetmeye başlamışlardır.

24 Mart - 4 Nisan 1921 tarihleri arasında Yunan askerî birlikleri, ikinci defa
İnegöl’ü işgal ederek ileri harekâta başlamışlar ve Sakarya-Kütahya hattında yer alan Türk savunma birliklerine ikinci defa saldırmışlardır.

İnönü-Bozhöyük çevresinde vuku bulan kanlı bir çatışmadan sonra Türk savunma hatlarını yararak sonuç alamayan Yunan ordu birlikleri, tekrar geri çekilmiş ve İnegöl’ü ikinci defa tahliye ederek AksuDimboz hattında yer alan Çatal Tepe ‘deki karargahına yeniden dönmüşlerdir.

8 Temmuz 1921 günü İnegöl, üçüncü defa Yunan ordusunca işgal edilmiş ve
bu işgal, 6 Eylül 1922 tarihine kadar yaklaşık 14 ay devam etmiştir..

 9 Temmuz 1921’de başlatılan bu üçüncü İnegöl işgalinde Yunan askerî birlikleri, hem Ahî Derbendi güzergahını hem Mezit Boğazı güzergahını ve hem de Domaniç Derbendi güzergahını izleyerek üç koldan ileri harekâtını sürdürmüştür.

Sakarya-Kütahya savunma hattında bulunan Türk askerî birliklerine insafsızca saldırmışlardır..

Burada vuku bulan kanlı çarpışmalardan sonra Türk savunma hattı yarılarak aşılmış ve Türk savunma hattı, Sakarya’nın doğusuna atılmıştır.

 Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilen ve yeni bir savunma hattı oluşturan Türk ordusu, canını dişine takarak bir ölüm-kalım mücadelesi vermiş ve Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, dünya harp tarihine geçen:

 “Hattı müdâfaa yok, sathı müdâffa vardır. O satıh da bütün bir vatandır” prensibine dayalı olarak gerçekleştirilen Sakarya Meydan Savaşı sonrasında düşman kuvvetleri, Sakarya-Kütahya hattına yerleşmiş ve Büyük Tarruz başlayıncaya dek bu hatta kalmıştır.

Tabii bu süre zarfında İnegöl’ün üçüncü işgali de, takriben, 14 ay kadar sürmüştür.

Şüphesiz bu işgal döneminde İnegöl’lüler, derece derece esaretin bütün sıkıntılarından nasibini almışlardır. Çünkü askerî strateji açısından değerlendirildiğinde İnegöl coğrafyası tıpkı Bursa gibi savunma hattının dışında bırakılmıştır.

 Ticarî ilşikiler açısından Bursa’ya bağlı bulunduğu halde idarî yönden Bilecik’e bağlı olması, İnegöl’de bir yönetim boşluğu doğurduğundan bu durum, sosyal yapıda ürkütücü, bazı çatlamalara neden olmuştur.

Sosyal yapıda meydana gelen bu çatlama sebebiyle ilk günlerde Kuvay-ı milliyeciler ile İstanbul hükümet sempatizanları arasında birlik, tesis olunamamış; çetelerin çıkardığı olaylar da buna eklenince İnegöl’de- geçici de olsa- sıkıntılı bir kaos ortamı, doğmuştur.

Çetelerin sebep olduğu çatışmada -maalesef- İnegöl Hükümet Konağı
önünde 60 kişi can vermiş ve belediye başkanı Osman Bey terâvih namazını kılarken fâil-i mechul bir cinayete kurban gitmiştir.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar