Ateistin zihnini ve İslamafobinin kökenini anlamak, bir Müslümanın asli vazifesidir zira sana karşı nefret besleyen kimsenin neden nefret beslediğini, senden neden nefret edildiğini yahut neyi yanlış yaptığını kavrama hususunda önemli bir müessesedir.
Bu yüzden, İslamafobik saldırıların arkasından o saldırının faillerinin manifestolarını okumak ve kavramaya gayret göstermek gerekmektedir. Bu cüretimiz, onların haklı olduğunu yahut olacağını destekleyen bir argüman yaratma çabası değildir.
Aksine medeniyetlerimizin neden çatıştığını ve Mute Muharebesinden bu yana süregelen ihtilafın kökenini anlamakla ilintilidir.
Enver Hoca, en kanlı komünist tiranlarından birisidir. Bu yazıda onun katliamlarını Mao ve Stalin ile mukayese etmeyeceğiz.
Şüphesiz ki Mao ve Stalin’de dinlere karşı organize bir mücadele yürütmüştü ancak Enver Hoca’nın özel olarak İslâm’la olan mücadelesi dikkate değerdir.
Hoca’nın İslâm ile olan münasebetinden önce onun neden dinlere saldırdığını anlamak mecburiyetindeyiz. Burada şu soru bizi karşılar: Neden Allah’ı yeryüzünden silmek istersin?
Balkanlar tarihinde uzmanlaşan, değerli Abdi Baleta’da bu husus üzerine kafa yormuş görünüyor.
Abdi Baleta, özel olarak Enver Hoca’nın neden böylesine organize bir mücadele yürüttüğünün sorusunu arıyor. Ve bu gücün arkasında, daha jeopolitik sonuçlar buluyor.
Baleta daha çok Enver Hocanın arkasında itici dış güçler olduğuna inanıyor gibi duruyor.
Fakat Baleta’dan farklı olarak Enver Hoca’nın eylemlerinin doğrudan sapıkça ve şeytanice olduğunu düşünüyorum. Bununla beraber Hoca’nın eylemlerini rasyonel herhangi bir sebebi olduğunu düşünmüyorum. Baleta ile farkımız burada başlıyor.
Baleta, benden farklı olarak Enver Hoca’nın eylemlerini rasyonel bir temele oturtturmayı düşünüyor ve bu yönde bir çaba gösteriyor hatta tarihçi özel olarak Enver Hoca’yı “Çılgın bir Ateist” olarak tanımlamamaya gayret gösteriyor.
Hoca gibi zihinleri doğrudan bir politikacı zihni olarak algılamak zor gibi gözükmektedir.
Hoca; bir bürokrat, asker, atanmış bir memur yahut kanaat önderi de değildir. Kendisini bir devrimci olarak görmekle beraber muhtemelen binlerce yıl sonra, diğer bütün devrimciler gibi, şanlı bir biçimde anılacağını düşünüyordu.
Yani Enver Hoca, Mao yahut Stalin’in zihinlerini anlarken şunu bilmeliyiz: Bu kimseler kendisini bir Antik Yunan Mitosunun içinde gibi görüyor olabilirler.
Gücü her şeye yeten kadiri mutlak ve yoluna çıkan her düşmanı karizmatik bir biçimde yok eden kahraman gibi hareket ediyorlardı. ( Devam edecek)
ALİ KURNAZ-İNEGÖL HALİL İNALCIK SOSYAL BİLİMLER LİSESİ ÖĞRENCİSİ