Geçen hafta sosyal yaşamın çıldırmışlığını yazmıştım. Yazımın üzerinden birkaç gün geçmemişti ki ne yazık ki sistemin de çıldırdığına tanık olduk. Doğu toplumlarıyla batı toplumlarının yönetim organizasyonlarının birbirinden ayırılışının en önemli özelliği doğu toplumlarında duygularla yönetim,  batı toplumlarında ise sistemli yönetim anlayışı var.  

Doğu toplumlarında yönetim organizasyonuna duygular hâkimken; batı toplumlarında yönetim organizasyonuna sistemler hâkim. Duyguların hâkim olduğu toplumlarda geri kalmışlık sarmalı toplumları içine almışken; sistemle yönetilen toplumlar da ise toplum gelişmişlik sarmalında sürekli ileri doğru ivme kazanıyor.  

Bilindiği gibi sistem birbirini denetleyecek bir mekanizma kuramadığı zaman sistemin adam kayırmacılığı en üst seviyeye çıkıyor. Adam kayırmacılığını maalesef Türk toplumu son zamanlarda iliğine kadar yaşıyor. İşe alımda, göreve getirilmede, görevde yükselmede bu hep yapılıyor.

2017 yılı içinde birkaç belediye başkanı istifa ettirildi. Bu istifa ettirilişin altında yatan gerçekler nelerdi? Bunu o gün için kimse sorgulamadı. Niçin ve neden istifa ettiler ya da ettirildiler? Başarısız bir yönetim mi sergiledikleri için istifa ettiler ettirildiler, yolsuzluk yaptıkları için mi istifa ettiler ya da ettirildiler? Bu durum hep muamma olarak kaldı, bundan böyle de kalacak gibi görünüyor.  

Ülkemizin yönetim sistemi, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçtiğinden beri zembereği boşalmış saat gibi her bakanlığın içinde çok büyük yolsuzlukların olduğunu görmeye başladık. Daha önce Ticaret Bakanlığı görevinde bulunan bir kadın bakan uhdesindeki bakanlığın ihalelerini tanıdıklarına, eşlerine, dostlarına vermişti.

Bu bakanın yapmış olduğu adam kayırmacılığı bununla kalmamış, nepotist duygularla eşini, dostunu, tanıdıklarını başka bakanlıklarda üst görevlere getirmeyi başarabilmişti.  Olay ortaya çıkınca bu bakan, bakanlık görevinden alınmıştı ancak görevini suiistimal ettiği için hakkında herhangi bir adli yaptırım yapılmadı. Kısacası yaptığı yanına kar mı kaldı sorusunun cevabı olarak bakan hakkında herhangi bir adli ve idari soruşturma açılmadığına göre yaptıkları yanına kar kaldığı anlaşılıyor.    

Sistem öylesine çürümüş ki adeta tel tel dökülüyor, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde bakanların hükmü şahsiyetleri teknokrat kişilikleriyle öne çıkıyor. Bu bakanların başında Sağlık Bakanları geliyordu.

 Bu bakanların doktor olmaları ve fiilen faaliyet gösteren sağlık kurumlarının sahibi olmaları nedeniyle işi iyi yönetebilecekleri intibahı oluşmuştu. Bakanlardan birisinin sahibi olduğu hastanenin ‘Yeni Doğan Bebek’ olayına karışmış olması bu olumlu intibahı yıkmış oldu.

Klasik bir söylem olacak ama bu söylemi burada yeniden tekrar etmekte fayda var. Adalet, eğitim ve sağlık hizmetleri özel sektör marifeti yerine kamu eliyle yapılmalıdır. Kamu eliyle yapılması gereken hizmetlerin özel sektör marifetiyle yapılması halinde sistem her hâlükârda suiistimallere açık bir şekilde işlemekte. Son zamanlarda yaşanan olaylar, sistemin suiistimallere açık olduğunu açık açık bize gösteriyor.

Bu olaylar bize şunu öğretiyor. Sistemin işleyişi öyle kurgulanmalı ki insan duygularından arınık olmalı. Her şey kurallarına göre yürütülebilmeli. Kim ve hangi art niyetli insan yönetim başına gelirse gelsin sistemi objektif olarak yürütebilsin. Sistemli bir yönetim organizasyonu olmadığı zaman ciğeri kediye teslim etmek anlayışın ile her zaman karşı karşıya kalabiliriz.  

ÖZER YILMAZ