İşimiz gücümüz eğitim olduğu için bireylerde, ailelerde, ülkelerde ve dünya üzerinde ki her türlü gelişmeyi, değişmeyi; iyiliği, kötülüğü; zenginliği, fakirliği; barışı, savaşı bu perspektif doğrultusunda yazmayı kendime bir görev olarak kabul ediyorum. Olayları, olguları, yargıları hangi perspektiften incelerseniz inceleyiniz her türlü aksiyonun altında eğitim yatmakta. Son zamanlarda bireylerin ve toplumun nazarında eğitimin mi yoksa para kazanmanın mı öncelikli olduğu tartışılır hale geldi. Bu iki olgu aynı terazide tartılmaya çalışılıyor hatta üzülerek ifade etmek istiyorum ki para kazanmanın daha öncelikli olduğu dile getiriliyor. Bunun dile getirilmesi bile abesle iştigal etmek anlamına geliyor ki bu bireysel ve toplumsal gelişim açısından çok tehlikeli sonuçlar çıkaracak cinsten.

Eski jenerasyon ebeveynler ile yeni jenerasyon ebeveynlerin eğitilmiş insan perspektifi ile para kazanan insan perspektifine bakış açılarında ciddi anlamda anlamlı düzeyde farklılıklar var. Eski jenerasyon ebeveynler çocuklarının eğitimini o kadar çok önemserlerdi ki ‘Çocuğum sen yeter ki oku, okutacak maddi gücüm olmazsa bile ceketimi satar seni yine de okuturum.’ Sözüyle eğitimin önemi vurgulanırdı. Bu perspektifle eğitim almak için çaba harcayan çocukların motivasyonu sağlanmaya çalışılırdı. Aynı zamanda eğitimin istiklal ve istikbal için olmazsa olmaz olduğu böylece vurgulanırdı. Bu önem beyinlere kazınsın diye ebeveynler bunu defaten söylerdi. Günümüz Türkiye’sinde ise ebeveynler eğitimin önemini vurgulayan perspektifin yerine çocuklarına şu telkinleri yapmaktan imtina etmiyorlar. ‘Eğitim de neymiş, eğitim hiç önemli değil istiklal ve istikbalin için para kazanmayı süreklilik haline getirebilirsen bu çok daha önemlidir.’ Bu sözlerle çocukların gelişmelerinin ve değişmelerinin önüne adeta set ördüklerini ne yazık ki anlayamıyorlar.     

Evet defaten yazıyorum, para kazanmak geçinebilmek için geçerli bir akçedir ama eğitim yaşamın can damarıdır. Mevcut sistem insanları para kazanmaya itiyor, her kapıyı paranın açacağı kabul ediliyor. Para kazanmak önemli ama daha önemlisi paranın nasıl, nerede ve hangi çalışma karşılığı kazanıldığı, kazanılan paranın nereye, ne zaman ve nasıl harcandığı, harcanmayan paraların nasıl değerlendirildiği ve paranın nasıl korunabildiğidir. Bilindiği gibi bazı zengin Arap Ülkeleri hep muamma olmuştur. Bu ülkelerin ülke ekonomisi yönetime hakim olan bir aileye teslim edilmiş olup yöneticileri, halklarını sömürüp paraları emperyalist ülkelere peşkeş çekmekteler. Peşkeş çekilen bu paralar emperyalist ülkelerin elinde mermi olarak Müslümanların üzerine dönmekte. Bugün Müslümanlar İsrail’in, batı emperyalizminin ve dünyada ki diğer faşist yönetimlerin altında inim inim inlemektedirler.  Müslümanlar ve Müslüman toplulukların başında ki sözde yöneticiler bu zalimlerin yaptıklarına karşılık ne yapıyorlar? Aslında yapılacak şey belli özgürlüğün ve aydınlığın kaynağına yolculuk yapmak. Bunun için topyekûn harekete geçmek lazım. Bu kaynak şüphesiz eğitim etkinlikleri. Eğitim milli hedeflere varabilmenin tek yolu ve bu yol ile zalimlerin ve faşistlerin zulümlerine dur denilebilecek.  

Emperyalist ülkeler ve terörist ülkelerle dişe diş mücadele etmek para kazanmak ile olmuyor. Bu soysuz düzen ile mücadele etmek için gerek teknolojik anlamda gerekse dijital anlamda rekabet edebilecek eğitilmiş insan gücü kaynağına ihtiyaç duyulmakta. Birilerinin dediği gibi okuyup ne yapacaksın, kısa yoldan hayata atıl ve para kazanmaya başla, bu daha önemli sözü istiklal ve istikbal için yeterli görünmemekte. Terörist İsrail’in Filistin’de ve Lübnan’da yaptıklarına bakılacak olursa terörist ve emperyalist topluluklara mücadele ancak ve ancak iyi eğitilmiş insan kaynağı ile mümkün olabilecek. Terörist ve emperyalist ülkelere karşı etkili mücadele, düşmanın kullandığı silah ile mücadele etmekle mümkün olabilir. Düşmanın elinde ki silahları elde etmek para ile olmuyor bu ancak ve ancak iyi eğitilmiş insan kaynağının yapacağı üretimle mümkün olabiliyor. Balzac’ın dediği gibi ‘Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak gerekiyor.’ Belki o zaman istiklal ve istikbal emanete alınabilir.

ÖZER YILMAZ