Az gelişmiş toplumları yıkıcı sonuca götüren şey nedir diye sorulacak olursa bunun enflasyon olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Enflasyon dar gelirli insanlar için yokluk, yoksulluk ve açlığı ifade ederken zengin insanlar için ise zenginliklerine zenginlik katmayı ifade etmekte.

Ekonomik sistem insanların sosyal yaşamını olumlu ya da olumsuz etkilediği gibi devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerini de olumlu ya da olumsuz etkilemekte. Dünya düzeni ekonomik sistem üzerinde dönmekte, ekonomik sistem öyle cazibeli bir sistem ki bütün kötülüklerin ve bütün iyiliklerin de kaynağında bu sistem yatmakta.

Enflasyon sistemi bireyler arasında ki gelir dağılımını olumsuz etkilediği gibi bireylerin ülkenin hâkim olduğu sistemlerden adil bir biçimde yararlanmalarını da olumsuz etkilemekte. Yönetime hâkim olanlar, bireylerin ve devletlerin yaşamını bu kadar olumsuz etkileyen enflasyon ile mücadeleyi yapabilecek sistemleri niçin geliştirmek için çaba sarf etmezler, bunu anlamakta zorlanıyorum.

Enflasyonun hâkim olduğu ekonomik sistem içinde yaşanmasına acaba bazı hâkim güçler mi özellikle istiyor bunu insan iç sesiyle düşünmüyor değil. İnsan nasıl iç sesiyle düşünmesin ki, enflasyonun düşürülmesi için ciddi anlamda mücadele edilmediği izlenimi verilmekte. Bunu benim gördüğüm gibi birçok bilim insanı, iktisatçı ve siyasetçiler de görüyor. Peki, niçin mücadele edilmiyor adaletsiz yaşamın kaynağını oluşturan enflasyon ile?

Enflasyon ile mücadele edilmiyor çünkü haksız zenginleşmenin ana kaynağı, fabrikaların dişlilerinin dönüşünü sağlamadan zenginleşmenin ana kaynağı da yine bu sistem. Her hangi bir güç ve enerji harcamadan kazanmak varken niçin kişiler zenginliklerini riske atsın?

Kısacası az çalışma ile az emek ile zenginler, zenginliklerine zenginlik katabilmekteler. Bu sistemin devam etmesi için emek ve güç harcamadan kazançlarına kazanç katan odak noktaları enflasyonun düşürülmesine yönelik çalışmaların yapılmasın engel oldukları intibahı insanda oluşuyor. Bu sosyal yaşam içinde böyle biliniyor, siyasilerin bu bilinç içinde gerekli tedbirler almaları gerekiyor.  

Enflasyonun düşürülmesi tek başına para politikalarının yönetimiyle oluşmayacağını söylemek yeni bir şey söyleniyormuş gibi algılanmasın. Enflasyon ile mücadele ancak ve ancak etkili üretimle ve bu üretimin etkili desteklenmesiyle sağlanabilir.

Enflasyonla mücadele arz talep dengesi üzerine kurulması halinde başarılı olabileceğini söylemek doğru bir yargı olacaktır.  O halde arz talep dengesi nasıl kurulacak, bu faiz, kur, komisyon politikalarıyla olacak şey değil. Bütün ekonomik sistemler arz talep ve üretim dengesinin sağlanması üzerine kurulması halinde gerçek anlamda enflasyonla mücadele edilebilir.

Banka, faiz ve komisyon sistemlerinde yapılacak değişiklikler enflasyon ile mücadele için yeterli olmayacağını ısrarla söylemek gerek. Bu sistemlerin düzenlenmesi üretim sistemlerini desteklemek yönünde kurgulanabilirse o zaman enflasyon ile mücadele edilebilir.

Para ile para kazanma, üretmeden para kazanma, emek vermeden para kazanma enflasyon ile kalıcı mücadele etmeyi olumlu etkilemeyeceğini söylemek yanlış  olmayacaktır. Bu anlamda üretim sistemlerinin amasız ve ancaksız desteklenmesi ve çabuk bozulabilecek üreticilerin ürünlerine alım garantisi verilmesi halinde o zaman ancak enflasyonla mücadele edile bilir. Sözün özü enflasyon ile en etkili mücadele ancak ve ancak üretim ile sağlanabilir.  

ÖZER YILMAZ