Sultan Abdü’laziz devrinde İnegöl Emlâk-i Şahâne Müdürlüğü’nün teklifine dayalı olarak Çitli-Maden Suyu, merkezi İstanbul’da olan bir şirket aracılığı ile işletmeye açılmış; Çitli ve Küçük yenice Köyü üzerinden tarihî İpek Yolu’na bağlanan bir ulaşım hattıyla Çitli Maden Suyu, yalnız İstanbul’a değil Avrupa’ya da pazarlanmıştır.

SARI CAMİ VE AV KÖŞKÜ

Sultan Abdülaziz, iri cüsseli, pehlivan yapılı ve de yemeğe çok düşkün bir hüküm- dâr olduğu için İnegöl-Çitli Maden Suyu’nun işletilmesi ile yakînen ilgilenmiştir.

Hatta İnegöl’de Mahmudiye Mahallesi’nde Sultan Abdülaziz adına “Sarı “ismiyle anılan bir cami ve bir de av köşkü yapılmıştır.

 “Sarı” sözcüğü, niteleme sıfatı olarak kullanıldığı gibi isim olarak da kullanılmıştır.

Çünkü “Sarı” sözcüğü, isim olarak kullanıldığında doğan yavrusu anlamına gelmektedir.

Tıpkı atmaca yavrusuna “Çakırca” dendiği gibi doğan yayrusuna da “Sarı” denmiştir. Bu yavruların, yetiştirilmesi ve eğitimiyle meşğul olan kimseye de “Sarıca” lakabı verilmiştir.

İnegöl coğrafyasında yer alan Sarı Pınar / Sırnas / Sarınâs, Alayna / Doğanyurdu köyleri ile Doğanca Mezreası, Çakırca Çiftliği, Özce Kaya, Karaca Kaya, Ak Kaya, Ulular Kayası ile Mindos kayaları bu tür kuşların üretildiği ve de eğitildiği yerler olarak değerlendirilmiştir.

Görüldüğü üzere Sultan Abdülaziz’in İnegöl coğrafyası ile ilgilenmesi, sportif sahada ve de sağlık alanında olmuştur.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD DEVRİNİN İNEGÖL’E YANSIMALARI

93 Muharebesi ve Kitlesel Göçmen İskânı

Sultan II. Abdülhamit’in İnegöl coğrafyası ile ilgilenmesi ise -öncelikle- halk arasında “93 Muharebesi” olarak anılan 1876-1877 Türk-Rus Savaşı’ndan sonra Balkanlardan ve Kafkaslardan yapılan yoğun göç ile bağlantılıdır.

 Çünkü bu dönemde Balkanlardan ve Kafkaslardan Anadolu’ya gelen göçmenlerin büyük bir kısmı, İnegöl coğrafyasına yerleştirilmiştir.

Devletçe kurulan İskân Komisyonu aracılığı ile yapılan bu yerleştirme işlemleri, belirli kriterlere göre yapılmış ve yörede Müslüman nüfus çoğunluğunun artış sağlaması hedef alınmıştır.

Bu arada gelen göçmenlerin geldikleri yerlerdeki fizikî ve topoğrafik şartlar da göz önünde bulundurulmuştur.

İnegöl-kasaba merkezinde yeni kurulmuş olan Osmaniye-Orhaniye-HamidiyeBurhaniye–Süleymaniye ve Mahmudiye mahallelerine -isteğe bağlı- geniş iskânlar yapıldığı gibi Uludağ ve Domaniç dağlarının İnegöl Ovası’na bakan yüzüne ve etek kısmına da bir çok göçmen yerleştirilerek yeni, köyler oluşturulmuştur ki bunlar batıdan doğuya doğru: Merzûkıye / Çiftlik – Fevziye – Lütfiye – İclâliye / Erikli - Hamidiye / Gazelli - Hayriye – Bahariye – Hilmiye / Oylatdere – Mesrûriye – İslâhiye /Uzunbarış - Osmaniye / Kanlıkonak – Rüşdiye-İhsaniye / Karatikenlik –Sultaniye / Türklerkonağı – İskâniye / Cemiyet - Mesûdiye ve Mecidiye / Halalca köyleridir.

Bu köylerin büyük kısmı, görüldüğü üzere, devlet tarafından yasal yerleştirmeyi ifade eden isimler ile anılırken bazıları da coğrafi nitelikli isimler almıştır. Söz gelimi: Bahçekaya / Çürüksu-Tahtaköprü-Mezid-Aşağıballık ve Yukarıballık köyleri gibi.

Bu dönemde: İnegöl coğrafyasında ve kırsal alanda yapılan yoğun göçmen yerleştirilmesinin yanı sıra kasaba merkezinde de İshak Paşa Külliyesi ve Yıldırım / Cuma Camii ile ilgili olarak geniş bir tadilat ve onarım projesi, uygulamaya konmuştur.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar