Sevda Çevik yazdı
Çocuk; masumiyet, saflık, temizlik, güzellik, şirinlik sembolü.
Hayatın karmaşıklığından uzak sade ve duru. Alabildiğince hayat dolu, gözleri ışıl ışıl, zihni berrak ve duru.
Umutları ve hayalleri ile dipdiri, bir ilkbahar tazeliğinde, mis gibi çiçek kokulu.
Yüreğinde hiç kötü duygu barındırmayan, nefret, kin, haset, kibir, düşmanlıktan habersiz ufacık bir can.
Oyun oynamaktan bıkmayan, uykusu gelene kadar yorulmak nedir bilmeyen, çabucacık affeden, karşısındakini hesapsız çıkarsız, karşılıksız seven, küçücük insan evladı.
Anne-babalar için rahmet deryası, insanlığımızı inşa eden sevgi tomurcuğu...
Çocuk; dünyanın bir ucunda, daha bir şey istemeden verilen, başka bir ucunda açlığa maruz bırakılan.
Kimi yerde isteklerinin kölesi olmuşken, kimi yerde yetim ve öksüz bırakılan.
Bazı yerlerde sınırsızca özgür iken, bazı yerlerde taciz ve zorbalığa uğrayan.
Ve kimi yerlerde ise; Bosna, Doğu Türkistan ve Filistin de kolu bacağı koparılan, üstüne bombalar yağan, korkudan nutku tutulan, yetim ve öksüzlüğü yaşayan.
Hayalleri ve umutları çalınan gözü yaşlı, vücudu kana bulanmış, ruhu yaralanmış, küçücük bir insan.
Bembeyaz kefene sarılmış ufacık bir beden.
Enkaz yığınları arasında anne-babasından bir iz arayan, bunca vahşet ve zulmü, soykırımı anlamlandıramayan, korkulu bakışlarla dehşeti seyreden gözler.
Dünyanın gözü önünde, insanlığın bittiği yerde, toprakları işgal edilirken hayalleri ve umutları un ufak olan savaşın yitik, mağdur canları onlar.
Küçücük olduğuna bakmayın siz, elindeki taşı sımsıkı tutan, topa tüfeğe, füzeye, tanka aldırmadan meydan okuyan erler onlar.
“ Önümüzdekiler şehit olursa biz öne geçer şehit oluruz ama yine vazgeçmeyiz “diye haykıran dev yürekli kahramanlar onlar.
Gelecek nesillerin mücahit ve muzafferleridir onlar.
Savaşın, vahşetin, zulmün beşiğinde pişen, küllerinden yeniden doğan, bir ölüp bin dirilen, Firavun karşısındaki Musalardır onlar.
Sözün özü, ufak tefek olduklarına aldanmayın sakın, Zalimin korkulu rüyasıdır onlar.
Bir diriliş neslinin neferleridir onlar…
Sevda ÇEVİK