Recep Akakuş yazdı
Ertuğrul Gâzî, ölümünden bir kaç yıl önce küçük oğlu Osman Bey’i, Karakeçili Aşireti’nin reisliğine getirmiştir. Bu konuda, Selçuk hükümdarı Sultan III. Gıyaseddin Keyhusrev’in de onayını almıştı.
Dündar Bey’in-muhalefetine rağmen-Karakeçili Aşireti’nin ileri gelenleri, çoğunlukla, Ertuğrul Gâzî’nin yaptığı bu tasarrufu onaylamıştır.
1281 yılında Ertuğrul Gâzî, Hakk’a yürüyünce Osman Bey, tam yetki ile yönetimi ele almış ve bir yönetim boşluğu yaşanmamıştır. İslâmî kurallar ve de millî gelenekler, göz önünde bulundurularak Ertuğrul Gâzî’nin cenaze namazı kılınmıştır.
Vasiyeti üzere naşı, Söğüt’ün kuzeybatısında ve SüğüdBilecik yolu üzerinde yer alan hâkim bir tepeye defnolunmuştur.
Mezarı, asırlar boyunca, başta Karakeçili Aşireti olmak üzere bütün Türkmenler ve yürük oymakları tarafından ziyaretgâh olarak kullanılmıştır. Günümüze kadar ulaşan türbe binası, Orhan Gâzî tarafından yaptırılmıştır.
Orhan Gâzî’den sonra bu türbe ile yakînen alâkadar olan Osmanlı hükümdarları, sırasıyla: Çelebi Sultan Mehmed, Sultan III. Mustafa Sultan Abdülmecid ve Sultan II. Abdülhamid’dir.
Türbenin yakın civarına Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda önemli hizmetler vermiş olan Alperenlerin hatıra mezarlârı da yapılmıştır.
Dikkatimi çeken önemli bir husus, İnegöl-Hamza Bey Köyü’nde şehit düşerek buraya defin olunan ve Osmanlı’nın ilk şehidi olarak kabul edilen Osman Gâzî’nin yeğeni ve Savcı Bey’in oğlu BayHoca’ya âit bir merkad/ hatıra mezarı göremedim.
Bu, nasıl yorumlanmalıdır? Onu, kestiremedim. Acaba onarımın yapıldığı 1886-87 yıllarında Bilecik, Ertuğrul Sancağı’nın merkezi haline getirilmiş ve İnegöl İlçesi de –arzularının hilafına- Bursa’dan koparılarak 1885-1926 yılları arasında -yönetim açısından- Bilecik’e bağlanmıştır. Acaba yapılan bu idarî tasarrufa gösterilen reaksiyon mu buna sebep oldu?
Domaniç-Çarşamba Köyü’nde Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılan ve yukarda geniş tavsif ve tasviri yapılan Hayme-Ana Külliyesi’ nin inşaatı da yine bu amaca yönelik olsa gerektir.
Bir diğer ifade ile Hayme- Ana Türbesi’nin yapımı da Osmanlı Hânedânı’nın, köklerini Anadolu’da arama faaliyeti olarak değerlendirilmelidir.
Sultan II. Abdülhamid’in Doğu Anadolu’da faaliyet göstermek için kurduğu Hamidiye-Alayları ve kendi muhafız birliklerini Karakeçili Aşireti’ne mensup seçkin bahadır kişilerden oluşturması da yine köke dönüş faaliyeti içinde düşünülebilir.
ERTUĞRUL GÂZÎ –KÜLTÜR ŞENLİKLERİ: Karakeçili Aşireti’ne bağlı oymaklar, yüzyıllardan bu yana Ertuğrul Gâzî’ye olan bağlılıklarını sürdürmektedirler. Her yıl Eylül Ayı başlarında tertip olunan Ertuğrul Gâzî İhtifalleri’ne binlerce Karakeçili Aşiret mensubu katılır.
Ertuğrul Gâzî Türbesini -yürük geleneklerine göre- ziyaret ederler ve pişirilen “meydan aşı”nı beraberce yedikten sonra ertesi yıl, tekrar buluşmak üzere buradan ayrılırlar.