Recep Akakuş'un köşe yazısı

Evliya Çelebi, Meşhur Seyahatname isimli eserinin 9. cildinin 10 ve 11. sayfalarında İnegöl’le ilgili bilgiler vermektedir. Bu yazımızda, Metni olduğu gibi paylaşmaya çalışalım. Sıradaki yazımızda da günümüz Türkçesi ile sadeleştirerek yorumlarda bulunalım inşallah. Seyahatname’sinde Evliya çelebi İnegöl hakkında şu bilgileri verir:

“Menzil-i Kasaba-i İnegöl’e gelince, burası, 1299 senesinde Rum keferesi elinden Sultan Osmancık tarafından alınmış ve fethi yapılmış bir kasabadır. Bursa Sancağı’nda paşa hassı voyvodalığıdır.

Yani kaymakamlık yeridir. Şehir, bir ulu ova içinde bağ-ı irem misali bir mâ‘mûr ve müzeyyen Türk halk kasabasıdır. Ammâ gayet ganimet şehirdir.

Halkı, garib dostudur. Herkes ile hüsn-i ülfetleri ile meşhur olmuşlardır. Cümle şehir, üç mahalle ve 1000 adet kiremit örtülü mükellef ve müzeyyen hâneden oluşmuştur. Evler, hâne-i kadîm tarzındadır Kasabada beş mihrap (cami) vardır. Cemâat-i kesireye malik çarşı içinde İshak Paşa Camii vardır ki bir binâ-i azîmdir.

Medrese-i İshak Pâşa, beyne’l-ulemâ, meşhur-ı âfâk bir medresedir. Bu külliyeye dâhil bir mükellef han ve bir de hoş-heva hamam vardır. Cümle İshak Paşa külliyesi, kurşun örtülüdür. Mamur imaretlerdir. Bir diğer cami daha vardır ki o, kâr-ı kadîm, mabethây-ı Yıldırım Han Camii’dir ve kiremitle mestur (örtülü) dur. Çatı örtüsü, kurşun değildir. Amma acaip ruhaniyetlidir. Yapılacak her duanın, müstecâb olacağı bir camidir. Bu camilerden maada zaviyeler vardır. İki medrese, iki tekke ve üç adet de mekteb-i sıbiyan-ı tıflan-ı ebced-hân vardır. Diğer yanda; yedi adet çeşme-i âb-ı hayat ve bir hamam-ı Yıldırım Han dahi vardır. Kasabada 150 dükkân mevcuttur. Haftada bir gün kasaba merkezinde pazar kurulur. Etraftaki kuralardan/köylerden nice bin âdem, burada cem olup bâzar-ı azîm kurarlar. Bey’ ve şira ederler. Yani alışveriş yaparlar. (Pazarda) her meta/ mal, bulunur. Şehir merkezi, İnegöl sahrası’nın tam vasatında bir mürtefi (yüksek) yerde kurulmuştur. Âb-ü havası latif olduğundan lalegûn (kırmızı) yanaklı mahbubesi (güzeli) olur derler.

 İnegöl ismi, Ezine-Göl den me’huz (alınmış) bir isimdir ki bu şehir, iptida (ilk defa) feth olunduğunda Ezine-Günü imiş. Yani Cuma günü imiş. (Fars Dilinde Ezine, Cuma anlamındadır). Anın çün Ezine-Günü’nden galat olarak Kavm-i Etrak (Türk Halkı), harf-i zâl’i, hazfedüp yani kaldırıp taklil-i kelâm ile İnegöl derler. Hâlâ bu diyarlarda camilere, İne-Dam derler ki Cuma Camii de mek olur. Göl kenarında iptida (ilk defa) cuma namazı edâ olunduğu içün de İnegöl demişlerdir.

Göl, gâhice (zaman zaman) yâbis olur. Yani kurur. Bu şehrin memdû- hatından/ şöhret bulan kaymağı da meşhurdur. Şehrin, yıldız-cânibine (kuzeyine) Bursa-Yenişehri, kim bâlâdâ tahrir olunmuştur, 5 saat mesafede bir yerdir. Kasaba-i Bilecik, bu şehrin şark tarafına (düşer). Kurşunlu Dağları’ndan ve Ahî Baba yolu’ndan (gidilince Bilecik) , 4 saat mesafede bir yerdir.

Mezkûr kasabalara varıncaya dek bu mabeyinde olan (arada yer alan) dağ-taş ve sahralar- bayırlarda taş kullanılarak inşa edilmiş mâ’mûr ve âbâdan nevâhi (yerler) ve kurâlar (köyler) vardır. (Buralarda) cümle Etrak Kavmi/ Türk Halkı, sakindir. Ancak yine de gafil gitmemek gerek. Zira bu yörenin eşkıyası, bir şikâr (av) alıp Keşiş Dağı’nda karar edip ruhbân olunca (yani izini kaybedince yakalanması mümkün olmaz) .”

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde yer alan bu metnin ışığında yapacağımız yorumlarımızı, bir başka yazımıza bırakıyoruz.