Bursa İl Vaizi Hasan Basri Zengin'in köşe yazısı
Sözlükte gizli konuşmak, emretmek, ilham etmek, ima ve işaret etmek, seslenmek, fısıldamak, mektup yazmak ve göndermek anlamlarına gelen vahiy, ıstılahta, Allahın peygamberlerine iletmek istediği mesajlarını, doğrudan doğruya veya Cebrail vasıtasıyla bildirmesine denir.
Kuran ve diğer kutsal kitaplar, vahiy ürünüdür. Vahiy, ilahi ve gayr-i ilahi olmak üzere iki kısma ayrılır. Istılahta vahiy, Allahın vahyi demek olup 5 çeşittir. 1- Cebraile ve diğer meleklere vahyi 2- Cansız varlıklardan yeryüzüne vahyi. (Bu vahiy emretmek anlamındadır.) 3- Canlılardan bal arısına vahyi . Bu vahiy ilham, içgüdü anlamındadır. 4- İnsanlardan Hz. Musa a.s. ın havarilerine vahyi. (Bu vahiy, fıtri ilham, ima, emir anlamındadır.) 5- Peygamberlere vahiy. (Bu vahiy, ıstılahi anlamdaki gerçek vahiydir.) Vahiy denince ilk akla gelen bu vahiydir. Bu vahiy, sözlü, sözsüz ve Cebrail a.s vasıtasıyla olur. Sözlü vahiy, Allahın perde arkasından peygamberlerine hitap etmesidir. Sözsüz vahiy; rüyada veya uyanık iken vahyin peygamberin kalbine ilkası şeklinde olur.
Cebrail vasıtasıyla vahiy; a) Peygamber uyanık veya uykuda iken vahyi peygamberin kalbine ilkası ile b) Cebrailin melek ve insan suretinde vahiy getirmesi ile c) Cebrail görünmeden vahyin çıngırak sesi şeklinde gelmesi ile olur.
Vahyin geliş şekillerinden bir kısmı, Şura suresinin 51. ayetinde bildirilmiştir.
Vahiy, Allah ile Peygamber arasında bir sırdır. Mahiyetini insanların tam anlaması imkansızdır. Vahiy geldiği anda peygamber titrer, rengi değişir, alnı terler ve nefesi sıkışırdı. Hz. Muhammed (s.a.v.) gelen vahyi aynen hafızasına alır sonra vahiy katiplerine yazdırırdı. Her sene Ramazan ayında inen ayetleri ve sureleri Cebraile okuyup arz ederdi.
Gayr-i ilahi vahiy ise, ilahi olmayan, cin ve insanlar arasında cereyan eden vahye denir. Zekeriyya (a.s.)’ın kavmine vahyi gibi, bu vahiy, ima ve işaret etmek anlamındadır. Şeytanın şeytana vahyi gibi. Bu vahiy fısıldamak ve gizli konuşmak anlamındadır.
Vahiy Katipleri
Vahiy katipleri, Hz. Muhammed (s.a.v)’e inen ayetleri yazanlara denir. İlk vahiy katipliğini Mekkede Abdullah İbn Sa’d, Medine de Zeyd ibn Sabit yapmıştır. 40 kadar vahiy katibi vardı. Bunlardan bazılarının isimleri şunlardır; Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir, Muaviye, Amr ibn el- As, Muaz ibn Cebel, Übey ibn Kab, Muğire ibn Şu’be, Şurahbil ibn Hasene, Halid ibn Velid…
Vahiy katipleri, ayetleri ince beyaz taşlara, kürek kemiklerine, işlenmiş derilere, bez parçalarına, hurma dallarına yazıyorlardı. Hz. Ebubekirin halifeliği zamanında bu malzemeleri Zeyd ibn Sabit kitap halinde cem etmiştir.
Vahy-i Gayri Metluv
Okunmayan vahiy demektir. Bundan maksat, Peygamberin Kur’an dışı aldığı vahiydir. Hz.Muhammed (s.a.v)’in Kur’an dışı vahiy aldığının, ayet ve hadislerden bir çok delili vardır. Bakara suresinin 144, Tahrim suresinin 3, Ahzab suresinin 34. Ayetleri; Cibril hadisi diye meşhur olan hadis buna delildir. Cibril, Kur’an için indiği gibi sünnet için de iniyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) ‘’Bana Kur’an ve onun gibi bir misli verildi.’’ demiştir. Hz. Peygamber Kur’an dışı vahiy almakla birlikte, bütün hadislerin vahiy ürünü olduğunu söylemek de mümkün değildir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v), Kur’an ayetlerini tefsir, teyit sadedinde, öğüt verme amacıyla kendi reyini beyan sadedinde sözler de sarf etmiştir. Bunlar dinde delil olmakla birlikte, vahiy ürünü olarak kabul etmemek gerekir; ancak, vahyin kontrolünde söylenmişlerdir.
Vahy-i Metluv
Okunan vahiy demektir. Bundan maksat Kur’andır. “…Bu Kur’an bana sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu…” Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan Kur’an-ı acele okuma …” ayetleri, Kur’anın vahiy ürünü olduğunu ifade etmektedir.