Recep Akakuş yazdı
Cumhuriyet öncesi, dışarıdan İnegöl kasaba merkezine ulaşabilmek için yakın çevresinde yer alan “bel” veya “derbend” adı verilen dağ geçitlerini aşmak gerekmektedir.
Bunlar doğudan batıya doğru saat yelkovanının hareketi istikāmetinde şu şekilde sıralanmıştır: Ahî derbendi–Sınır beli–Domaniç derbendi–Muzal derbendiAğıllıkaya derbendi–Boğazova derbendi–Kıran derbendi–Ulular derbendi ve Ermeni beli/Akbıyık beli.
Yukarıda isimderi sıralanan geçitlerin bir kısmı, “dağ üstü geçidi”dir ki bunlara, “derbend” adı verilmiştir. Diğer bir kısmı ise” vâdî taban geçidi” şeklindedir.Bunlara da “bel” adı verilmiştir.Yörenin sosyal ve ekonomik hayatında önemli rolü olan bu geçitlerin bir kısmında derbendci teşkilâtı kurulmuştur. Tarihî süreç içinde söz gelimi, Ahî derbendi’nde ve Domaniç derbendi’nde askerî nitelik taşıyan “yaya-birlikleri” ile takviye edilmiş; özel derbendci teşkilâtları kurulmuş ve de işletilmiştir .
Kurşunlu beldesi ile Muzal/Gündüzlü köyü, İnegöl coğrafyasında yer alan en önemli “derbendci köyler”dir. Bu köyler, mâlî yönden özel bir statüye sahiptirler .“Tekâlîf-i dîvâniye” adı verilen bir kısım devlet vergisinden muaf tutulmuşlardır. Buna karşın devletçe belirlenen bir program dâhilinde üzerinde veya yakınında bulundukları “derbend” veya “bel” adı verilen geçitleri korumakla yükümlü tutulmuşlardır.
Yavuz Sultan Selim’in gerçekleştirmiş olduğu İran, Irak, Suriye ve Mısır seferlerinde, özellikle, Anadolu’da patlak veren celâli isyanlarında, İnegöl coğrafyasında yer alanbu derbendler büyük önem kazanmıştır.
KURŞUNLU ADI NEREDEN GELİYOR?
Ahî derbendi’nin İnegöl ovası’na ulaştığı yerde bulunan Kurşunlu beldesi’nin Osmanlı hükümdarlarından Yıldırım Beyazıt (1389-1402) devrinden itibaren önem kazandığı görülmektedir. Çünkü burası, tarihî ipek yolunun Bursa -ayağını oluşturan ve “ulu yol” adını alan kervan yolu ile Konya ile İznik arasında haberleşmeyi sağlayan en kestirme “posta yolu”nun kesiştiği noktayı oluşturmaktadır.
Haberleşme açısından stratejik bir konuma sahip olan bu yere, Yıldırım Beyazıt, kubbeleri, kurşunla kaplı bir kervansaray ve bir de zaviyeli mescid inşâ ettirmiştir. Bu eser, o dönemden İnegöl coğrafyasında ayakta kalabilen ve günümüze aynen intikal eden tek mimârî yapıdır . İşte çatı ve kubbeleri kurşunla örtülü bu mimârî yapıyı , sinesinde barındıran yerleşim alanına “Kurşunlu” adı verilmiştir.
Yakın civarında yer alan ve halk arasında “Bakacak tepesi” adı verilen yerde de bir emniyet ve güvenlik noktası oluşturulmuştur. Güvenlik noktasına yerleştirilen emniyet ve güvenlik görevlisi, “Bakacak -dedesi” olarak halk arasında anılmaktadır. Aslında bu zât, asker niteliği taşıyan “yaya birliği”ne mensup bir güvenlik elemanıdır. Zamanla bu güvenlik noktasının çevresinde küçük bir köy oluşmuş ve adına da “Yeğân Gâzî Karyesi” denmiştir.
Muhtemelen Yavuz Sultan Selim devrinde “derbend” ve “derbendci”lerle ilgili düzenlemeler yapılırken yakın civarda yer alan Bey karyesi / Boyacı karyesi, Çay karyesi, Yegân Gâzî karyesi, “Kurşunlu” adıyla yâd olunan kervansaray ve zaviyeli mescid etrafında birleştirilmiş ve bu yeni yerleşim alanına, “Güde” adı verilmiştir. Tahrîr defterlerinde kaydı bulunmakla birlikte “Güde” ismi, halk tarafından pek benimsenmemiş; “Kurşunlu” adı, yaygın olarak kullanılmıştır. “Güde” adı, Kurşunlu halkının yaz mevsimlerinde çıktıkları yayla ve mezraanın adı olarak yaşatılmıştır.