Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
İnegöl'ün bağrında, zamanın akışına inat direnen iki köyümüz var: Karagölet ve Karahasanlar. Bu köyler, sadece coğrafi konumlarıyla değil, tarihi kökleri, kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle de dikkat çekiyor. Ancak günümüzde, unutulmaya yüz tutmuş bu köylerimiz, biraz ilgi ve özen bekliyor. Gelin, birlikte bu köylerin hikayelerine doğru bir yolculuğa çıkalım.
Karagölet Köyü
Karagölet, adını yakınlarındaki bataklıktan almış, engebeli bir arazi üzerinde kurulmuş tarihi bir köy.
İnegöl’ün kuzeybatısında, Ahî Dağı'nın batı kısmında engebeli bir arazi üzerinde yer alır. Uludağ ve Ahî Dağı arasındaki Kazancı-Eşiği isimli engebeli bölgede konumlanmış bu köy, İnegöl merkezine 16 kilometre mesafededir.
1990 sayımına göre köy nüfusu 263 olan Karagölet’te, 2000 yılında kadın nüfusu 150, erkek nüfusu ise 113 olarak kaydedilmiştir.
Tarihi göçebe geleneklerinden gelen Karagölet halkı, 93 Harbi’nin ardından yerleşik hayata geçmiştir. Kuru tarıma dayanan köy ekonomisi, bölgedeki debisi yüksek bir akarsu olmaması nedeniyle özellikle buğday gibi tarım ürünlerine odaklanmıştır.
Köy, adını yakınındaki bataklıktan almış olup Halalca, Çavuşköy ve Sungur Paşa köylerine komşudur. Akhisar-Karalar ve Çavuşköy üzerinden İnegöl’e bağlantı sağlar.
Karahasanlar Köyü
İnegöl’ün doğusunda, Ahî Dağı’nın zirvesine yakın bir konumda bulunur. Dağlık arazisi ve meşe ormanlarıyla çevrili bu köy, stratejik bir konuma sahiptir.
İstiklal Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın köydeki ulu yabani elma ağacının gölgesinde bir süre istirahat ettiği anlatılır. Bu köy, Pazaryeri ilçesini Yenişehir’e bağlayan, Karatekin Kalesi'nden geçen tarihî yol üzerindedir.
1990 yılında 179 nüfusa sahip olan Karahasanlar Köyü'nün nüfusu, 2000 yılında toplamda 80 kişiye düşmüştür.
Köyde, kullanılmayan bir su deposu ve susuz bir cami bulunmaktadır. Köyün garip ve terk edilmiş görüntüsü, köy meydanındaki asırlık ıhlamur ağaçlarıyla daha da belirgin hale gelmektedir.
Bu durum, İshak Paşa vakfiyesinde "Gökbağ ve Yörük Cemaatleri" olarak tescil edilen Karahasanlar Köyü'ne gereken önemin verilmediğini düşündürmektedir.
İnegöl merkezine 26 kilometre uzaklıktaki Karahasanlar Köyü, Şıbalı, Dömez, Tekke, İskâniye ve Sülüklügöl köyleri üzerinden İnegöl ile bağlantılıdır.
Osmanlı’dan günümüze ulaşan tarihî miraslarıyla bu köylerin, gelecekte de yaşatılabilmesi ve kültürel dokularının korunabilmesi için desteklenmesi gerekmektedir.
Karagölet ve Karahasanlar gibi köyler, ülkemizin kültürel mirasının önemli bir parçası. Bu köylerin korunması ve yaşatılması, gelecek nesillere aktarılması gereken bir sorumluluk. Köylerin kalkınması için turizm potansiyellerinin değerlendirilmesi, tarımsal üretime destek verilmesi ve altyapı sorunlarının çözülmesi gibi adımlar atılabilir.
Bu köylere yapılan yatırımlar, sadece bu köylerin değil, aynı zamanda bölgenin de kalkınmasına katkı sağlayacaktır. Unutulmuş cennetlerimize sahip çıkarak, onlara yeniden hayat verebiliriz.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!