Merhaba İnegöl'ün güzel insanları! 
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.

Mehmed Bey Camii ve Kethüda-zâde’nin Hayratı

Kulaca Köyü’nde yer alan Mehmed Bey Camii’nin geçmişi, Osmanlı dönemine uzanır. Ancak caminin üzerinde herhangi bir kitâbe bulunmamaktadır.

Caminin önündeki kesme-taştan yapılmış kuyu bileziğinde, iki satırlık bir kitâbe yer alır.

Bu kitâbeden, hayratın Kethüda-zâde İbrahim Ağa tarafından 1115 Hicrî (1703-04 Miladi) yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Kitâbenin, Prof. Dr. Ahmed Yaşar Ocak tarafından okunan metni şöyledir:  
"Sahibü’l-hayrât câhı zîbâ-Kethüda İbrahim Ağa, sene: 1115."

Halktan alınan bilgilere göre cami, zamanla çeşitli onarımlardan geçmiştir. Kuzey cephesi tamamen, doğu cephesi ise kısmen yenilenmiştir.

Caminin hemen yanında, Osmanlı’nın son dönemine ait izler taşıyan bir köy konağı bulunmaktadır. Bu konak, Sultan II. Abdülhamid döneminde kurulan Hamidiye Alayları’nın bölgedeki önemini yansıtır niteliktedir.

Hamidiye Alayları’na bağlı olarak düzenlenen Yörük Bayramları sırasında kullanılan sancak, bu caminin minberinde muhafaza edilmiştir.

Osmanlı döneminde Bilecik-Ertuğrul Sancağı’na bağlanan İnegöl’ün, 1885-1927 yılları arasında Kulacahisar Köyü’nün stratejik bir öneme sahip olduğu bilinmektedir.

Bu süreçte, Hamza Bey’in torunlarından Derviş Paşa camiyi ve külliyeyi onararak köy konağını yaptırmıştır. Caminin içinde yer alan kuşak yazısında, Derviş Paşa’nın adı bugün de zikredilmektedir.

Osmanlı’nın İlk Fethi: Kulaca Kalesi

Kulaca Köyü’nün tarihî derinliği, Roma dönemine kadar uzanır. Bu köyde Bizans döneminde yer alan Kulaca Kalesi, Osmanlı Devleti’nin ilk fetihlerinden biri olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.

Osman Gazi’nin bu kaleyi fethetmesindeki temel neden, Domaniç yaylasına gidip gelirken İnegöl Tekfuru’nun çıkardığı zorluklardı.

Osman Gazi, kaleyi fethettikten sonra Bizans askerlerini buradan temizlemiş ve kaleyi ateşe vermiştir. Osmanlı fetihlerinde yakma uygulaması yaygın olmamasına rağmen, Osman Gazi’nin bu kaleyi yakması, büyük bir öfke duyduğunu gösterir.

Bu öfkenin sebebi, İnegöl Tekfuru’nun saldırısı sonucu Osman Gazi’nin kardeşi Savcı Bey’in oğlu Bay Hoca’yı, yani yeğenini, kaybetmiş olmasıdır. Bu saldırıya Kulaca Kalesi’nden destek verilmesi, köyün bu akıbetle yüzleşmesine neden olmuştur.

Fethedildikten sonra Kulaca, Osmanlı yönetiminde bir köy statüsüne indirgenmiş ve İnegöl kadısına bağlanmıştır.

Ancak zamanla önemini yitiren kale ve çevresi terk edilmiş, halk günümüzdeki köy alanına taşınmıştır. Kale ve çevresindeki yerleşim alanının terk edilmesiyle birlikte Kulaca Kalesi harap olmuş ve herhangi bir yapı izi kalmamıştır.

Bölgedeki köylülerin kale taşlarını devşirerek inşaat malzemesi olarak kullandıkları da tespit edilmiştir. Ne yazık ki, Kulaca Kalesi’nden geriye bir yapı kalmamıştır.

Kulaca Köyü, Osmanlı’nın ilk yıllarına tanıklık etmiş olmasına rağmen, zamanla hem Mehmed Bey Camii hem de Kulaca Kalesi gibi önemli yapıların büyük ölçüde yıprandığı bir alan haline gelmiştir.

Günümüzde, Mehmed Bey Camii yenilendi ancak Kulaca Kalesi gibi bir yapıdan söz etmek mümkün gözükmüyor.

Ancak bu köyün tarihi önemi ve taşıdığı miras, korunmayı ve gelecek nesillere aktarılmayı fazlasıyla hak ediyor. 

Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!