Noktacı Kasım Efendi’nin kişilik ve şahsiyetine ışık tutması amacıyla Demircizâde Abbas Ağa adına istinsah olumuş ve uzun yıllar tekkede yapılan toplu sohbetlerde okunmuş, tarihsiz, ketebesiz “Vakıf” nitelikli nüshanın 743’ncü sayfası sonunda yer alan şu metni de siz okuyucularımın dikkatine sunmakta yarar görüyorum:

“Bu kitabı tamam edinceye dek Resûlüllah ile 16 kerre mülâkât olundu.
Bir keresinde: ard arda ve gayri gecede birer kere gerçekleşti. Ammâ sana
bir nesne vereyim mi dediğinde,

(Benim cevâbım şöyle oldu): Emelim budur kim kıyamette şefâtin ola! Fakîre ve cemî mü’minlere..

İnşâallâhü Teâlâ -okuma tamam olmadan evvel- mânâ âleminde Resûlüllâh ile mülâkât gerçekleşmiş olur; derûnî haller, hâsıl olur.

Derûnî haller hâsıl olup Resûlüllah ile mülâkât vâkî olur ise (okurlar ve
dinleyenler, bu) fakîre de düâ eylesünler…

Eğer derûnî haller vâkî olmaz ise tevbe eylesünler; zira ortada bir noksanlık var demektir.

Fakîr bunu beyân ittü kim bu fazîletlere ulaşabilmek içün (dostlar, bu kitabı) huzurla okuyalar ve huzurla dinleyeler…

Bu kitabın telifinde meydana gelen derûnî (iç dünyamda yaşadığım)
halleri, zikretmeye kalksam, nice kimseler, bunları inkâr idüp tekzîp
itmeye kalkarlardı.

Bundan dolayı (kitabımda) ne bir kelime fazla ve ne
de bir kelime eksik söz söylemedim.

Çünkü Peygamber (s.v.a.s.): (Men kezebe aleyye müteammiden
fe’l-yetebevve’ makadehû mine’n-nâr= Yâni: Kim benim hakkımda
söylemediğim bir sözü bana isnâd ederek bunu Peygamber, söyledi derse
cehennemdeki yerine hazırlansın.)”

Değerli okuyucum, yukarıya aldığım metin ve mısralar, inceleme konumuz olan Noktacı Kasım Efendi’nin, hem kişiliğini hem de kaleme aldığı “Cevâhirü’l-Ahbâr” adlı esrinin nasıl derûnî bir hal ve psikoloji içinde tamamlandığını, ortaya koymuş bulunmaktadır.

Ayrıca okumak veya dinlemek suretiyle iş bu eserden alınacak bilgilerin feyz ve berekete dönüşmesi için de okuyucuların ve dinleyicilerin, nasıl bir algılama biçimine sahip olması gerektiği konusuna da dikkatleri çekilmiştir.

Noktacı Kasım Efendi, tasavvufî hayat açısından hem Şam/Sûriye coğrafyasını ve hem de Rûm/Anadolu coğrafyasını dolaşmış; İstanbul özlemi içinde uzunca bir hayat yaşamıştır.

Sonunda rüyasında aldığı peygamberî bir mesaj ile Kâdirî Tarîkat çizgisi
ile Halvetî Tarîkat çizgisini yaşam biçimine dönüştürmüş ve Antakya ufkundan Bursa ufkuna kaymıştır.

Burada da sırasıyla: Hoca İlyas-Orhan Gazi-Yıldırm/Ulucami-Kaplıca/Hüdâven diğâr İmâreti ve Murâdiye/Bahri Baba Tekkesi çevresinde irşat hizmeti sunduktan ve “Cevâhirü’l-Ahbâr” kitabını Türkçe’ye aktardıktan sonra İnegöl ufkuna kaymıştır.


Halk arasında: “Sebepsiz kuş uçmaz.” derler, doğrudur. Bu nedenle Noktacı
Kâsım Efendi’nin de İnegöl’e intikalinde mutlaka bir takım sebepler olsa gerektir. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar