Ahmet Taştan yazdı

Bugün yeni bir kitap daha bitirdim: “Sular Üstünde Gökler Altında”

Aslında tanıtım yapmak istemiyordum. Fakat genç yazarımız Kaan Murat Yanık Beyefendiyi görsem söyleyeceğim bazı şeyler vardı.

Daha önce okumuş olduğum kitapların etkisiyle, kaliteli bir korsan veya Barbaroslar film seyreder gibi okudum yine. Çünkü tasvirler, fiziki ve ruhi portreler, coğrafi betimlemeler, parlak ifadeler, etkileyici sözler okuyucuda da tesir oluşturuyor.

Bu roman, Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesini merkeze almıştı. Daha öncelerde de Amerika’da keşfeden Müslümanlar vardı. Hatta Kaptan Kolomb’un gemisinde isyan çıkmıştı, o da: “Müslümanların kitaplarında böyle okudum!” deyip isyan eden  insanları yatıştırdığı” bilgisi bu romanın sayfalarında ete kemiğe bürünmüş, karşımıza Yunus Kalender ismi ile görünmüştü.

Hayal etme gücümüzü harekete geçiren ve duygulan kalbinizi heyecanlandıran güzel bir eser. Olayların akışının mantığı, insanların kendi karakterine göre davranışı ve her davranışın belli bir sebebinin ortaya konması, romanda altı çizilecek satırları arttırdı.

Ünlü denizci İsa Kaptan’ın oğlu Yunus Kalender’in başından geçenler... Yazarımız, gemicilik üzerine yazılan eserleri okumuş olmalı ki konu ile alakalı birçok kavramı da arka arkaya ve yerli yerince sıralamış, yeri geldiğinde. Kitabın değişik yerlerine bazı notlar yazdım. Aradığım zaman kolay bulunsun diye. Bazen de kelimeler hoşuma gittiği için not etmişim: “KumluTürkçesi” ile ifadesi dikkatimi çekti mesela. “Yüzünün coğrafyası güdük zamanda değişmişti.” “Bed bir sesle irkildi.” Vs. Vs.

Lakin bazen de lüzumsuz tabirler, ayıp  kelimeler kullanmış, tabii bana göre.

Konu şöyle gelişiyor: Esir pazarında gördüğü beş kızdan birine aşık olan Yunus Kalender, onu elde etmek için köle tüccarına 20.000 altın vermeliydi  ama bunu bulamayacağı için 5.000’ini, ressam olan Hristiyan bir arkadaşından borç aldı.

15.000 altını dayısından ki ağaç ticareti yapmaktadır çalmıştır. Üstinya ismi verilen kızı esir satış kurallarının aykırı olarak almış evine getirir. Fakat yaptığı bu yanlışlıklardan dolayı dini bütün babası çok kızar. Üstelik akşam vakti iki yeniçeri gelip kızı devlet büyüğü adına daha fazla bir paraya alıp  götürür ve çaldığı paralarda Yunus’a iade eder.

İstanbul’da hırsızlığı meydana çıkmış, aşık olduğu kızı elinden alınmış ve deli divaneye dönen Yunus, babasının eline tutuşturduğu mektupla tanıdığı Kristof Kolomb’un yanına gönderilir. Bir takım çizimler yapmak üzere ve Kolomb’un yardımcısı  olarak gemiye biner.

Hristiyan olmazsa kilise tarafından derhal yakılarak ölümüne hükmedilmeden önce formaliteden Hristiyan olur ve Kalino ismini alır. 

Ona İspanyol denizcilere uygun bir kıyafet buldular. Kolomb denize açılır üç gemi ile.  Bir ara yolu kaybederler ve en sonunda Yunus Kalender'in yapmış olduğu hesaplamalar ile yön değiştirirler  ve erzaklarin bittiği bir vakitte iki ay sonra karaya ulaşırlar. Onlar Hindistan’a geldiklerini zannediyorlardı ancak yanındaki beş dil bilen tayfalar ile yerlilerin  konuşmalarından Hindistan  olamayacağını  düşünürler. İlk seyahatte Kalenderin ve yakın adamları tarafından yönlendirilen Kaptan yerlilere iyi davrandılar. Tanımadıkları bilmedikleri dili konuşanlar karşısında insanca muamele gördüler. Daha fazla asker ve gemiyle gelip daha fazla altın bulabileceğini düşünüyorlardı.

Döndüklerinde büyük bir saygı ile karşılandılar. Yakın zamanda ikinci sefere çıkmaya karar verirler. İspanya Kraliçesi,  “Amiraller amirali”  diye taltif ettiği Kristof Kolomb’un yanına azılı katil bir papazı da yanına katar. Yeni keşfedilen yerlerdeki yerli halkı, Hristiyanlık dinini kabul etmeye zorlarlar. Kabul edenlere vaftiz yapar kabul etmeyenlerin önce kulaklarını dibinden kesler bir daha direnirse diğer kulağını keser  ve ayağına kırarlar.

Bu baskı ve zulüm karşısında huyu biraz değişen  Kolomb’un eli kolu bağlı kalmıştır. Kilise daha baskın ve acımasız davranıyordu.

Ondan sonra yeni kara parçasının kuzeyine  yürüdükçe farklı kabileye zulmettiler.   Kadın, çocuk demeden birçok masumu öldürürler. Batının kanlı yüzünü izlemek bir hakikati roman üzerinden mümkün oldu bana. 

O günlerde bir kızcağız “katilûn” diye seslenince Yunus Kalender, zalim  papazla karşı karşıya gelir hatta onun boğazına yapışır. Bu ölüm demektir.   Sonunda baba dostunun evladı olan Kalino’yu Kristof Kolomb rica minnet, biraz da rüşvetle sürgüne gönderilir yanmaktan kurtarmaya çalıştığı bu kızla beraber. Kızın atalar dilinin  arasında Arapça kelimeler de vardır. Fakat kızın bütün kabilesi yok edilmiştir.  O da Kalender’le beraber Anadolu’ya dönmek ister.  Okyanusta bir balinanın saldırısına uğrarlar. 

Kalender, balina tarafından yutulur.  Ama sonra bir kıyıya atılır ve uzun tedavilerden sonra Anadolu’ya döndüğünde annesi onu karşılar.  Kalender evinde sevdiği  Üstinya’yı görünce çok memnun oldu fakat asıl merak ettiği babasıdır. Onun da kabrini gördüğünde çok üzülür.

Roman boyunca küçük ve detay davranışları eklemesi, yazarın kalemine bir doğallık katmıştır.  Kullandığı kelimelerden anladığım kadarıyla yazarımız ciddi bir divan edebiyatı müktesebatına sahip. Ayrıca roman kahramanlarını bölge lisanı ile konuşturuyor. Bu da onun başarılı bir romancı olduğunu gösteriyor.