Bu kadar seçkin bir topluluk içinde yol almamıştım hiç. Hani Allah “sadıklarla beraber olun” buyuruyor ya. İşte bu eser bize bu imkanı sunuyor. Bu kitabı okuduğum zaman dilimi içinde hayatları İslam için ilim yolunda ve cihat meydanlarında mücadele ile geçmiş sonunda en güzel ölüm olan şehadet şerbetini nûş etmiş (içmiş) öncüler tanıdım.
Koray Şerbetçi’nin kalemiyle biçimlenen Öncü Şahsiyetler’de daha önce bildiğim ve eserlerini okuyup fikir dünyama istikamet çizdiğim Hasan el-Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi, Malcolm X, Ömer Muhtar gibi isimlerin yanında henüz yeni tanıştığım büyük şahsiyetler de oldu.
Kitabın hemen her yerinde kötü adam rolünde İngilizler, İtalyanlar ve Fransızlar var... Çünkü Kuzey Afrika'daki Cezayir’de, Libya'da, Mısır'da, ve kıtanın biraz aşağısındaki Somali'de Müslümanların karşısına hep bu kötü adamlar çıkmış.
“Öncü Şahsiyetler”i okurken zihnim, Müslüman coğrafyaları gezdi durdu. Hindistan, Pakistan, Kazakistan, Doğu Türkistan ve az önce zikrettiğim tüm bölgeler...
Bu öncü şahsiyetlerin özel hayatında dikkatimi çeken en önemli özellik şuydu. Çoğunun ilim erbabı bir ailede yetişmiş olması. İlk hocalarının babaları olması. Sonra yüreklerinde ilim aşkı ile topluma yön vermeye çalışmaları.
Sömürgeci devletlerin Müslümanlara yapmış olduğu zulümleri görünce, kimilerinin silaha sarılıp ordular kurup mücadeleye koyulmaları. Mücadelenin ilk yılları zaferlerle taçlanmış. Hatta kimileri devletini hükümetini bile kuruyor. Ama kısa zaman içinde (İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların) Müslümanlar arasına fitne fesat sokmaları sebebiyle iş tamamına ermemiş ve ınkıtaya uğramış. (kesilmiş) Demek ki Cenab-ı Allah, Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesindeki ömrünü tamamı erdirdikten sonra, yeryüzündeki bütün Müslümanlar, batının sömürgeci zulmünden nasibini alacaklarmış.
Şimdi Gazze'de canlı yayında izlediğimiz zulümleri, satırlar arasında okuduğum zaman, “Ne zaman toparlanacağız? Ne zaman güçlü bir İslam ümmeti olacağız?” diye merak ediyorum hep.
Eserdeki bunca “erkek öncü” lerin arasından aklımızda kalması gereken Kazan Hanlığı'nın kahraman annesi Süyünbike Hatun olmalıdır. Niçin?
Kocasının yerine tahta geçmiş ve kaleyi kuşatan Rusları bir defasında geri püskürtmüş, kahraman bir annemizdir. Yine başına bir sürü belalar (mağlubiyet ve esaret) gelmiş lakin Kazan Hanlığında saygıyla anılır olmuş.
Şah Veliullah Dehlevi, Osman bin Fudi, Ebubekir Efendi, Muhammed İkbal, Sait Halim Paşa, Muhammed Hamidullah, Seyyid Kutup gibi ilim erbabı insanlar da toplumda mücadele etmeyi ilmin gereği olarak kabul etmişlerdir.
Türkistan bilgesi Ali Han Töre Şagoni'nin Ruslar tarafından kaçırılıp esir edilmesi çok dikkatimi çekti. Her şeye rağmen eser yazmaya ve talebe yetiştirmeye devam etmiş olması da mücadelesinin bir başka boyutu.
Hasan el-Turabi gibi Somali'de ilmen ve siyasetten mücadele eden bir zatı ve fikirlerini öğrenmenin bahtiyarını yaşarken inkılabını tamamlayamamış peygamberler misali bir sonra muhatap olmuşlardır.
Mücadele dolu yılların ardından esaret yaşayanlar, bir başka hüzünlü iklime soktu beni. Şeyh Şamil gibi...
Hindistan Müslümanlarının Hintli aktivist Gandi ile İngiliz sömürgeciliğine karşı belli konularda birlikte hareket etmeleri dikkat çekiciydi.
AHMET TAŞTAN