Recep Akakuş yazdı
İnceleme gezim sırasında Yiğit köylülerden dinlediğim bir hatırayı siz okuyucularım ile paylaşmak istiyorum.
Şöyle ki: Ankaralı olduğunu söyleyen bir kişi, bir gün, köye gelmiş ve Yiğit köylülerine demiş ki:
“Sizin köyde bulunan şu mezar-türbe’deki zat, rüyamda bana: Çok sıkıntıdayım. Mezarım çöktü. Benim mezarımı onarıver! Bu nedenle, köyünüze geldim.Bana, müsaade edin; masrafı bana ait olmak üzere Yiğit Baba’nın mezarını tamir ettireceğim.”
Yiğit köylüler de buna sevinmişler. Ankara’dan geldiğini söyleyen meçhûl kişi, Yiğit Baba mezarı’nı açmış ve kendince gerekli olan kazıyı yaptıktan sonra da tekrar mezarı kapatmıştır. Ardından da mezarın çevresini, basit bir duvar ile çevirmiştir.
Araştırma gezim sırasında öğrendim ki rüyasında Yiğit Baba’yı gördüğünü söyleyen meçhûl kişi-aslında-bir defineci imiş.
Böyle bir senaryo düzenleyerek Paşa Yiğit’in mezarında define aramak için kazı yapmış ve maalesef köylüleri de aldatılmıştır.
Paşa Yiğit,Mora fatihi Turhan Bey’in babası ve akıncı Turahanlar sülâlesinin kurucusu olarak tanınmış olduğundan olsa gerektir ki Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılar, Yiğit Köyünü işgal ettiklerinde bu köyde bir takım-karargâhı tesis etmişlerdir.
Uzunca bir süre, Yiğit Köyü’nde kalmışlar ve buradan yirmi kadar masum köylüyü de öldürerek köy camiinin bodrum katına gömmüşlerdir.
Bu arada Yunanlılar, köy meydanında bulunan ve Baş Çavuşzâde Hüseyin Bey tarafından yaptırılmış olduğunu öğrendiğimiz köy çeşmesinin Türkçe kitâbesini sökmüşler.
Sökülen mermer kitâbe boşluğunun üst kısmına Yunanca yazılmış yeni bir kitâbe koymuşlardır ki İnceleme gezim sırasında bu Yunanca kitâbeyi, yerinde gördüm.
Fakat Rumca bilmediğim için okuyamadım. Fakat Yunanlılar tarafından yerinden sökülerek atılmış olan Osmanlıca yazılı mermer kitâbeyi,bir tevâfuk eseri olarak,Yiğit Köy Camiinin minberi altında gördüm ve de okudum.
Söz konusu mermer çeşme kitabesinde şu ibare yer almaktadır: “Mâşâallah! Cennet- Mekân, Firdevs-i Âşiyân Başçavuş-zâde Hüseyin Beğ hayrâtıdır. Nûş idene âfiyet ola! Tarih:1250/1834”
O günlerde görevli olan köy muhtarına ve köy İmam-Hatibine,Türkçe-mermer levhayı, boş olan yerine koymalarını rica etmiştim ve çeşmenin ön cephesinde yer alan fakat okuyamadığım Yunanca levhaya da dokunmamalarını önermiştim. Ümit ederim, ricamı yerine getirmişlerdir.
Altını çizerek bir daha ifade edelim ki Paşa Yiğit, Üsküp’te cami ve medrese ile birlikte kendisi için de bir türbe yaptırmış ise de, siyasî genel durum gereği, ömrünün son yıllarını İnegöl’deki çiftliğinde geçirmiş ve adına, evvelce, Üsküpte yaptırmış olduğu türbesine gömülmemiştir.
Yerine medrese müderrisi Meddah Baba, defin olunmuştur.