Önce mutluluk nedir bunu tartışmak, şu sorulara cevap aramak lazım aslında; 1- Mutluluk refah içinde yaşam sürmek midir, yoksa iç huzurunu sağlamak mıdır mutluluk? 2- İç huzuru para ile sağlanır mı? 3- Bir fakir hzuurlu bir yaşam sürdüremez mi? 4- Batı refahını neye borçludur?
Sömürge tarihine baktığımızda batının kızıl derililerin kanları, siyah derililerin gözyaşıları ve sarı benizlilerin alın terleri üzerine inşa ettikleri zenginliğin gerçekten mutluluk getirdiğine mi inanıyoruz?
İnsanoğlu yaşam serüveni boyunca, özellikle sanayi devrimi ile birlikte ve liberal ekonominin maddiyat edinme serbestiyetini sağladığı dönemlerden beri çok para kazanma hırsıyla çalıştı. Hep çok paranın mutluluk getirdiği vehmine kapıldı.
Gerçekten iç huzurunu çok parayla sağlayabilir mi bir insan? Yoksa iç huzuru için erdemli bir yaşam, geçmiş sıkıntıların yorgunluklarından, kaçan fırsatların pişmanlıklarından kurtulmak, az olan ile yetinmek ve geleceğe dair endişeleri bir kenara bırakmak mıdır?
Dost meclislerinde batının (abd-avrupa) mutluluğu yakaladığı ve bunu çok çalışarak, çok kazanarak başardığı lakırdıları sizinde kulağınıza geliyordur mutlaka. Şüphesiz ben bir çok yerde bunu duyuyor, sosyal medya mecralarında okuyorum sürekli.
Ünlü düşünürümüz Cemil Meriç bir eserinde doğu ve batıyı iki ayrı ve sürekli savaş halinde kardeşler olarak nitelediği yazısında; “Batı, karanlığın içinde. Kendi gölgesinden bile korkan! Batı, tek gerçeğin arkasına saklanan mefhum. Tek gerçek, din. Koyu karanlık, baskıcı, kapalı, özgür iradesiz, okuması bile kilise ile sınırlı olan bir yer. Kopuş. Rönesans, reform, milliyetçilik hareketleri, coğrafî keşifler ve daha fazlası. Doğu. Kopuş. Gerileme, sınırları kaybetme, kuralları ve kaideleri zamanla gevşeyen yoksul bir yer. Tekrardan ayağa kalkış denemeleri. Tek gücün ferman olduğunu sanmaları, onları kör bir boşluğa kapattı. O karanlık içerisinde, Batı yükseldi, yükseldi. Sınırlarını aştı, yeniliklere kucak açtı, istibdattan ve dinin arkasına saklanmaktan çıktı. Emekledi, yetiştirdi, çizdirdi ve yazdırdı. Peki bunu nasıl yaptı? Kin, kan ve sömürüyle!” diyor.
Evet iki kardeş, iki taraf birisi atom bombası bile kullanmaktan çekinmeyen, 1. ve 2. dünya savaşlarını başlatan orantısız bir kavganın tarafı Batı. Diğeri batının her türlü manipülasyonuna açık kışkırtmalarla kendi kendini bitiren doğu.
Unutulmamalıdır ki milyonlarca insan batının doymak bilmez iştihası yüzünden öldü. Aileler parçalandı, kadınlar tecavüze uğradı. Bitmedi. Afrika'dan gemiler dolusu insanlar birer hayvan gibi istiflenip ABD ve Avrupa'ya getirildi köle ticareti için. Yolda milyonlarcası öldü. Milyonlarcası da ağır şartlar altında çalıştığı, şimdiki refahlarının kendilerine borçlu oldukları batılı ülkelerde son nefesini verdi.Batının iç huzurunu yaşayıp mutlu olabilmesi için önce şu yaptıkları ile yüzleşip itiraf etmeleri ve pişman olduklarını dile getirmeleri, karşılığında diyet ödemeleri lazım. Nedir onlar;
- Amerika'da Kızılderilileri canlı canlı yakıp sivilleri katledip kızlarına tecavüz ettiler.
- 1. dünya savaşını çıkartıp 38 milyon insanın ölümünden sorumlu oldular.
- 2. dünya savaşını çıkartıp 73 milyon insanın ölümünden sorumlu oldular.
- Japonya'da Hiroşima'da atom bombası saldırısından dolayı yaklaşık 140.000, Nagasaki'de ise 80.000 kişiyi katlettiler.
- Afganistan'ı işgal edip yüzbinlerce sivili katledip kızlarına tecavüz ettiler.
- Bosna'da, Avrupa'nın göbeğinde 100 bin sivili katledip kızlarına tecavüz ettiler.
- Irak'ı işgal edip altınlarını, petrollerini çalıp milyonlarca sivili katledip kızlarına tecavüz ettiler.
- Suriye'de YPG ve IŞİD'i lojistik olarak besleyip mazlum halkın üzerine saldılar.
- Afrika'da elmas ve altın madenlerine konmak için iç savaşı kızıştırıp, lojistik desteği verip tüm Afrika'yı kana buladılar.
- Gazze'de sadece 4 ay içinde 30 bin sivili çocuk ve kadın demeden katlettiler, katledene yardım ettiler?
- Türkiye'de PKK'ya maddi ve askeri destek vererek 50 bin'e yakın insanımızın ölmesinden sorumlu oldular.
Şimdi alınlarında bu kadar lekenin olduğu bir batı nasıl mutlu olacak?
Şimdi bütün bu çizdiğimiz batı resmine baktığımızda gerçekten bu kadar kötülüğü kısacık bir zaman dilimine sığdıran batı mutlu mu? Böyle mutlu olunabilir mi?
İstatistiklere göre, Kendi nüfusuna oranla dünyada intihar vak'alarında Türkiye 112.sırada iken, avrupanın en zengin halklarının yaşadığı İsveç 46. İsviçre 82. Norveç 102. sırada yer alıyor. Diğer bir avrupa ülkesi olan Polonya 15. olurken her ne kadar uzak doğuda olsada kendini batı liginde tanımlayan Japonya 26. sırada, ABD ise 48. sırada yer alıyor. En çok intihar vak'alarının yaşandığı bu ülkeler acaba diyorum mutluluktan mı intihar ediyorlar? İç huzurunu yakalayan biri intihar eder mi?
Kalplerin bir türlü teskin olmadığı zenginlik ve refahın bunu sağlayamadığı bir dünya canlı bir örnek olarak önümüzde dururken Allah'ın Kur'an'da “...Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Rad Suresi/28.Ayet) diyerek asıl iç huzurun Allah'ı anmakta olduğunu bildirmiştir. Zenginlik ve refah seviyesi kimseye mutluluk getirmiyor. Bunu gidip Avrupa'da Avrupalıya bizzat kendiniz sorun. Size bir sürü problem, sıkıntı ve endişe sayacak eminim...
O yüzden okumak ve şimdiyi geçmişi ile anlamaya çalışmak zorundayız. Aksi halde anlattıkları masallarla bizi daha çok uyuturlar...