Yani Enver Hoca, Mao yahut Stalin’in zihinlerini anlarken şunu bilmeliyiz: Bu kimseler kendisini bir Antik Yunan Mitosunun içinde gibi görüyor olabilirler.

Gücü her şeye yeten kadiri mutlak ve yoluna çıkan her düşmanı karizmatik bir biçimde yok eden kahraman gibi hareket ediyorlardı. Bence Stalin ve Mao’nun siyasi evhamları bu yüzdendir.

 Kendi mitlerini yazan bu sözde kahramanlar, yollarına çıkabilecek kimseye tahammül edememektedirler. Öncelikle Hoca’yı anlarken bunu anlamalıyız.

Yani bu kimseler; devlet aygıtını ele geçirdikleri gibi her şeye güçleri yetebilecekleri, heykeller ve marşlarla yüzyıllarca anılabilecekleri bir senaryo istediler.

Devamlı anılmak ve bütün bir ulusa kanaat önderi olup hatırlanmak istediler. Bunun içinde önlerine çıkabilecek bütün potansiyel düşmanları yok ettiler.

Mao’nun ve Stalin’in evhamı işte tam burada başlar. Unutulmaktan yahut karizmatik kişiliğinden ödün vereceğinden korkan Stalin; öncelikle muhaliflerini ardından ufacık bir ses çıkaran belki de hiçbir ses çıkarmayan kimseleri öldürdü.

Enver Hoca, Stalin ve Mao’dan farklı olarak kendisinin karşısında çok güçlü bir muhalefet ya da farklı bir dış etken görememiş gibi duruyor. Ancak görebildiği etkenlerden birisi açık gibi duruyor: Allah.

Enver Hoca, gerçekten Allah’ın unutulmazlığını ve görkemini kıskanmış gibi duruyor.

Görülmeyen, bilinmeyen, kanıtlanamayan ona göre hissedilemeyen ve kendisine dair en son kaynak binlerce yıl önce gelmiş bir olgunun hiçbir meşru temsilcisi yahut otoritesi olmadan hayatta olması belki de Enver Hoca’nın tam olarak olmak istediği kişiliğinin bir karşılığıdır.

 Enver Hoca, Allah’ın bütünüyle hür iradelerce anılmasının ve hatırlanmasının, ona atfedilen kudretin şanı karşısında hayrete düşmüş olmalı ki bu onun anlamlandırılamaz nefretinin kaynağı gibi duruyor.

Bu bize şunu gösteriyor, Allah’ı yeryüzünden silmek isteyenlerin düşüncelerinin hareket noktası Allah olgusunun toplumları yanlışa yönelttiği gibi argümanlara dayanmıyor.

Aksine bu düşünce; Allah’ın ebediliğine ve şanına göz diken, onun gibi olup bir mitos misali hatırlanmak isteyen aciz adamların varlığını ortaya koymaktadır.

 Zira bu tiranlar bilmektedir ki kendilerinden önceki her tiran hemen unutulup gitti.

Stalin öldü, ardından Kruşçev “De-stalinizasyon” uygulamasını başlattı ve Stalin’in hatıraları silindi.

 1991’den sonra da herkes onu nefretle andı. Mao öldü, bütün dünya tarihçileri ve halkları onu korkunç katliamlarda parmağı olan bir cani olarak görüyor.

 Enver Hoca öldü, arkasından yaptırdığı anıtlar ve bütün miras yok oldu. Fakat kilisede çanlar susmadı, camilerde ezan dinmedi.

 Allah halen dillerde ve şevkle anılıyor. Bundan bin yıl sonra da Allah yok edilmeye çalışılacak, fakat yok etmeye cüret edenler yok edilecek; hem de tarih tarafından.

İNEGÖL HALİL İNALCIK ALİ KURNAZ SOSYAL BİLİMLER LİSESİ ÖĞRENCİSİ