3. Hemşire, Hasta Bakıcı, Sağlık Memuru, Fizyoterapist; İlk yazımda 3. Ana başlık altında bu başlığı iki kısma ayırmış olumlu görüşlerimi makalemin son kısmında aktardıktan sonra, bıraktığım yazımda son cümle olarak;

“Ama birde diğerleri var ki…” demiştim. Kaldığımız yerden devam edelim. İşte bu noktada Hastanelerin çok ciddi bir denetleme, inceleme, araştırma ve sorgulaması gereken durum ortaya çıkıyor. Bu meyanda ele alacağım kişilerin iyiyi hasta yapan, hastayı doğduğuna pişman eden, işini savsaklayan, konusuna hakimiyetini diploma olarak sanan, mesleki ve kişisel gelişimini tamamlamamış tipler çıkıyor karşımıza. Örnekler çok. Doktorun verdiği melhemi “Bu işe yaramaz” deyip, başka bir melhemi kullanan” oksijen verilmemesi gereken hastaya oksijen veren, verilecek ilaç kombinasyonunu karıştırıp iki ayrı hastanın her birine diğer ilaç grubunu veren, alerjik hastaya kolundaki uyarıcı banda rağmen antibiyotik veren, fizik tedavi odasını evinin bilgisayar ve dost toplantı odasına çeviren, işini ve hastasını fizik tedavi masasında bırakıp alış verişe giden… Bence yeter… Hasta ve hasta yakınlarına çemkirenleri, üstencilik konuşmalar yapanları say say bitmez. Eminim bu yazıyı okuyan siz değerli OKUR bunlara onlarca ek madde söylersiniz. Bu kafada olup bu yazımı okuyan bir görevli de büyük ihtimalle “Ah, ah siz bizim ne hastalarla uğraştığımızı bir bilseniz.” Diyorsa cevabım şudur. Seni zorla mı getirip oraya koyduk. Madende çalışan kömür rengi olur, Sünger için denize giren vurgun yemeyi göze alır, Öğretmen, öğrenci ve veli kahrı çeker vs. İşin doğal süreci zaten bu değil mi? Hastaneler, daha doğrusu hastane yönetimleri bu başıboşluğa izin verir, görmezden gelirse… Bu kanayan yaranın acısı çok daha büyür. Sağlık Bakanlığının bu konuda ön alması ve bu konuda hastane yönetimlerini de ayrı bir sıkı denetime tutması gerekir. (Bu arada, verdiğim örnekler yaşadıklarım) Dip Not; Şikâyet mercii açık, bu konudaki şikayetlerinizi hastane yönetimlerine bildirin diyen olursa, onu hastane yönetimi başlığı altında ayrıca ele alacağım.

    4.Diğer Personel; İstisna olan birkaç olumsuz davranış sergilen nadir tipleri saymaz isek, hastanelerimizde gerçekten bildiğimiz bilmediğimiz daha birçok personel var. Sağlık görevlileri, yardımcı personeller, hasta ve yakınlarına ve hastalıklarına göre özel yemekler konusunda uzman ekipler, temizlik ve hijyen görevlileri, hastane dışı ve içinde görevli güvenlik görevlilerinden, danışmanlardan, sekreterlere ve diğer görevlilere… Genelde onlar için askeri bir termin kullanacağım. Onlar için, “Emir demiri keser. Hepsi görev insanı.” Onlar bu konuda sağlık bakanlığının kuralarına, cümlesine, kelimesine, hecesine, virgülüne noktasına kadar uyuyorlar ki. Minimal bir esneklik yapılabilecek, inisiyatif kullanabilecek noktalarda hasta ve yakınlarına her türlü kolaylığı da sağlıyorlar.  Onlara sadece alkış ve teşekkürler.   

     5.Devlet Hastaneleri, Araştırma Hastaneleri, Fakülteler; Gerçekçi bir yaklaşımla, tespitlerimle şunu söylemek isterim. Hastane yönetimleri, benim değerlendirmem odur ki, gerçekten hastaneye hakimiyet konusunda değer yargılarıma göre sınıfta kalır. Hastanelerin ilgili birimlerini aktif, dinamik, başarılı kılan o bölümdeki doktorlar ve diğer yardımcı personeller. Aynı hastane, aynı birim. Doktorun birisi önünde saygıyla şapka çıkarırken, aynı birimdeki başka bir doktorun işine gereken ciddiyetini vermediği gibi, sergilediği davranış ve tutumdan dolayı da yaka silkiyorsunuz. En basit gözlemle, zaten gidip baktığınızda hangi doktorun kapısının önünde kaç hasta var, kimin kapısı önü boş, hangi hasta doktorun odasından memnuniyet yüz ifadesiyle çıkarken, kimin suratı yere düşerek çıkıyor anlarsınız. Hasbelkader rastgele randevu almış olduğunuz bir doktor, çay içmeye gidip (görev yerini terk etmek tabirini kullanmayayım dedim) yardımcı personeline doktor ameliyathaneye indi dedirten, aslında acil olması gereken ve bunu kendi dile getirdiği halde sevk evrakına bunu yazmayıp randevu almak için indiğiniz ultrasonda üç ay sonraya gün alıp, gidip ultrason doktoruna baktığınızda ve şifahen durumunuzu arz ettiğinizde şu an hasta yok diyecek olgunluğu gösterip acil ibaresini eh işte yazan çay içen, “sözde ameliyathanedeki” sizi sevk eden doktorun “çayını içmesini, şey ameliyathaneden gelmesini beklemeniz…” Bu durumda, sorumlu kim?

Devam edecek…

Bekir AYDOĞAN