Ahmet Taştan'ın köşe yazısı
İskender Pala’nın “Bir Hz. İbrahim Romanı” diye anlattığı “Abum Rabum” isimli eseri biraz beni yordu. Zira 520 sayfalık bu eser okumaya değerdi ve okudum.
Şimdi Hz. İbrahim Kitabı diyor ama olay tamamen polisiye kurgusu içinde anlatılıyor. Aklımızda kalacak kalan MOSSAD CIA ve MİT ajanlarının dünyayı etkileyecek büyük bir projenin oluşması için “Hz. İbrahim'in sırrını” bulmaları gerekiyor.
Japonya’da başarılı bir Sümeroloğ olan ve alanında başarılı çalışmalar yapan araştırmacının ölmesiyle başlıyor. Kitabın başında romanda yer alacak karakterler, sıralanmış. Selim: Üniversite dinler Tarihi asistanı, bir sümerolog... Alperen: Emniyet istihbaratına komiser... Vuslat; MİT ajanı, Alperen’in eşi... Masaaki: Japon emniyet görevlisi... Keyko: Japon sümerolog... Elazer Mikail: Kudüs’te bir haham... Zara Levian: Sümerolog olarak yetiştirilmiş bir zelot... Kitron: Dahte mossad ajanı, zelot... Süslü Suzan Stone: CIA ajanı direktörü... Cristofer: Fransız gizli Yahudisi MOSSAD ajanı... Harput Ağa: İstanbul’da ezoterik örgüt yanlısı, müze görevlisi... Daha daha Melissa, Kevin, Noah, Donald Fullan, Sin Şamas, Marduk... gibi isimler yer alıyor.
İlk sayfalarda telefon şifresi olarak “Abum Rabum” kelimesi geçiyor.
Yazarımız İskender Pala, müzeleri ziyaret ediyor, sanırım. Oradaki eserleri inceliyor, konu ile ilgili olan bazı ikon vb. ne varsa resimlerini bile kullanıyor. İbranice olan kelimeleri de orijinalden yazıp bize hem öğretiyor hem de esere bilimsel bir ciddiyet katıyor.
Sırrı şifreleyen mimar, Hz. İbrahim’in akidesi üzerinde yaşayan ve yeryüzünü putlara döndürmemiş, dosdoğru kullardan biriymiş. Sayfalar boyunca ismi ve gizlediği şifreler bizi meraklandırıyor.
Antep, Nemrut Dağı’nda geçen olaylar. Orada yani dağın doğu ve batı teraslarında büyük kral başlarının incelenmesi ve yapılan diğer araştırmalar, gizli bölmelere girip orada sırları çözme gayretleri kitabın sayfalarca devam ediyor. Tabii iyi bir okuyucu olarak biz de o detayların ardı sıra takip ederken hem yoruluyor hem de heyecanlanıyoruz.
Ama kitapta belki 10-15 defa tekrar edilen “temiz kalplilik, doğruluk, sabır, dilini korumak, hoşgörü, merhamet, pak zihin ve haddi aşmamak vb. erdemleri okuyoruz. Babillerin hüküm sürdüğü topraklarda yaşamış olan Hz. İbrahim (as)’ın inanç esaslarıydı bunlar. Hanîf anlayış, bugünkü insanlığın da ihtiyaç duyduğu erdemler silsilesi...
İşte bu ifadeler için yazılmış olduğunu düşünüyorum kitabın. Bütün dinlerin inandığı ve dünyanın ihtiyaç duyduğu hayat veren ilkeler silsilesi çokça zikredilmiş. Bu hem kitabın çapını artırmış hem de Hz. İbrahim'in inandığı inancı ön plana çıkarmıştır. Abum Rabum/Büyük Baba dedikleri kişi Hz. İbrahim’dir yani
Lakin CIA ajanlarının konuşmaları arasında, Müslümanlar üzerinde uyguladıkları tuzaklar, yanlış bilgilendirmeler ve özellikle de algı operasyonu yapmanın öneminin vurgulanması çok dikkat çekiyor.
“Unutmayın Ortadoğu’da kan aktıkça bizim coğrafyamızda insanlar kanlanıp canlanır. Ortadoğu milletlerini daima terörist göstermek, İslamiyet’i de bir terör dini olarak tanıtmak birincil görevinizdir” ifadesi ile ajanlar yetiştiriyorlar.
Kitap roma rakamları ile yazılmış 42 bölümden oluşuyor. Kitaptaki öne çıkan kahramanımız Selim, dindar ve bilgili bir şahsiyet olarak karşımızda. Aslen Filistinli, Müslüman bir annenin kızı, fakat küçük yaşta hahamlar tarafından ajan/zelot yetiştirilen Zara’ya, karşı hafif bir ilgi duymakta. İsminin Sare olduğunu öğrenen kız, geçtiği eğitimin etkisinden kolay kolay kurtulamaz.
Alperen ise Selim’in çocukluk arkadaşı ve cancazım diye hitap eder ona. Ayrıca MİT personelidir.
Çok mükemmel bir polisiye romanı içinde Hz. İbrahim (as) sırları merkeze alınmış. “Büyük Baba uyandı” mesajı çok defa kullanılmış. Tabii bu bir proje.
“Ey temiz kalpli ve doğru olanlar, sabredenler ve dilini koruyanlar, hoşgörü ve merhamet sahipleri, iki dünyada zenginliğe ulaşmak için Yüce Babayı takip ediniz...” Cümlesi bir kez daha geçmiş.
Ben kitapları okurken sayfanın ortasından başlayan bölümlerin sağ üst köşesindeki (Beş buçuk saat sonra, İstanbul, Bağlarbaşı 1 Haziran saat 10 .00) gibi ifadeleri de görüyorum. Rakamlarla yazılmış bölüm başlarında Hz. İbrahim ile ilgili Kur’an-ı Kerim’den ayeti kerimeler, hadis-i şerifler, İslam alimlerinin kitaplarında anlattığı kıssalar, diğer kutsal dini kaynaklardaki bilgiler yer almakta.
Şu özellikle bir film tadı vermekte olan (5 saat sonra Roma Vatikan 1 Haziran saat 13.00) gibi ifadeler okuyucu insanı romana bağlıyor.
Okurken, sayfaların üstüne bazen ağırlık verdiği konuların ismini yazıyorum başlık gibi aradığımı kolayca bulayım diye. Gizli planlar... Dünya planları gibi not düşmüşüm. Bazen de Deizm yayılıyor/Ateizm yavaş yavaş etkisini kaybediyor, gibi ifadeler yani. Altını çizdiğim satırların bazılarına Tuzak-1, Tuzak-2, Tuzak- 3 diye not düşmüşüm.
Evet, Japon polis ile Türkler emniyetinin işbirliği yapıp Tokyo’da öldürülen başarılı Sümerologa saplanmış kamanın üzerindeki Z E M harflerinin sırrını çözmek için çok sayfa çevirmek lazım.
Olaylar İstanbul'da Urfa’da, Antep'te Kudüs’te geçer. Müzelere girerler, müzelerdeki o eski zamandan kalma heykelcikleri incelerler. Melekler ve Şeytanlar isimli filmde olduğu gibi... Tabi romanı da var bu filmin
Velhasıl okumaya değer bir kitap olduğunu ve bir edebiyat profesörünün yazabileceği roman kalitesini taşıdığını ifade etmeliyim. Kitabın arka kapağının içinde Harran-Halep-Babil-Ur Şam-Eriha-Kudüs gibi şehirleri gösteren bir haritada konulmuş. Tabii kaynakçayı da unutmuyoruz. Kur’an-ı Kerim, İncil, Tevrat'tan alınmış bilgilerin yanında birçok incelenmiş faydalanılmış eser ismi de zikredilmiştir.
Okunması zor ama okunmaya değer bir kitap olduğunu vurgulayıp noktayı koyalım. En azından sadece edebî zevk için bir roman okumamış oluyoruz. Gezi rehberi, müze rehberi, tarih rehberi çerçevesinde zihnimiz, gezintiler yapıyor. Kusursuz bir kurgu ile yüklü bilgiyi harmanlamanın mükemmel sonucu... Teşekkürler İskender Pala.