Nedir insan olmak yeşil elbise içinde? Ölmemek üzere aldığın eğitimin içinde öldürmeyi öğrenmekte vardır elbette…Türlü ölümler görürsün, oluk gibi akarken kan, sen o kanın içinde sürünürsün… Kopan etler kanla yapışır tenine…

Masum yiğitler düşerken bir bir yanında, dağ gibi devrilirken onların sevdam dediği aileleri, eş ve çocukları üstüne…Acının eşiği olmaz askerin yüreğinde… Şehidin ailesi yanında, omuzlarında ülkesi, sahada itlerin Azrail’i olmayadır yemini.

Ama düşman aman! Dilediğinde, öfkesini, intikamını, yeminini, şehidinin son sözlerini İnsan olarak örter… En zoru da budur.Zordur tüm öfkesini görünmeyen gözyaşlarıyla içine akıtıp, düşmana merhamet elini uzatıp ona İnsanlığı hatırlatmak…

Sivaslı Zekeriya, Urfalı Mahmut, İzmirli Ragıp, İstanbullu Müfit… Aslında hepsi Türkiye… Hepsinin adı Mehmet. Mehmetçik…Evladım dediğinde vardır içinde, dostum dediğinde… Nikâhına şahadet ettiğinde, eşine şahadet haberini verdiğinde…

Onların feryatlarına şahadet etmek yerine, yerin dibine girmeyi düşlediğin anlardır… Şahadetine ulaşmayı istediğin andır o…Acının eşiği olmaz askerin yüreğinde… Şehidin ailesi yanında, omuzlarında ülkesi, sahada itlerin Azrail’i olmayadır yemini.

Ama düşman aman! Dilediğinde, öfkesini, intikamını, yeminini, şehidinin son sözlerini İnsan olarak örter… En zoru da budur.Zordur tüm öfkesini görünmeyen gözyaşlarıyla içine akıtıp, düşmana merhamet elini uzatıp ona İnsanlığı hatırlatmak…

Mermi gibidir… Şahadete eren, Ermişler kervanına kattığın silah arkadaşının beş yaşındaki evladının “babam nerde” sözü…Yeni nişanlanıp yanına gelen 24 yaşındaki Fatih’in nişanı hakkındaki anlattıkları dinleyip, zordur görmek onun toprağa düşüşünü…

Keskin nişancı tüfeği ile ölü ele geçirdiğin kızın daha 19 yaşında olduğunu da bilmek… Ondan arta kalanlar… Bir poşet kadar…Acının eşiği olmaz askerin yüreğinde… Şehidin ailesi yanında, omuzlarında ülkesi, sahada itlerin Azrail’i olmayadır yemini.

Ama düşman aman! Dilediğinde, öfkesini, intikamını, yeminini, şehidinin son sözlerini İnsan olarak örter… En zoru da budur.Zordur tüm öfkesini görünmeyen gözyaşlarıyla içine akıtıp, düşmana merhamet elini uzatıp ona İnsanlığı hatırlatmak…

Dört silah arkadaşını şehit veren Ömer Çavuş’un “Canlı yakalayayım… Kulaklarını ve parmaklarını keseceğim.” Yemini duymak…Aynı Ömer Çavuş’un kışın ortasında Gabar’da ele geçen 15, 16 yaşlarında teröristlere parkesini, battaniyesini vermesini anlamak…

Acının ve insanlığın yaşı yoktur… Acının eşiği… İnsanlığın ise vicdanı vardır… Bunu anlamak içinse Türk Askeri olmak lazım…Acının eşiği olmaz askerin yüreğinde… Şehidin ailesi yanında, omuzlarında ülkesi, sahada itlerin Azrail’i olmayadır yemini.

Ama düşman aman! Dilediğinde, öfkesini, intikamını, yeminini, şehidinin son sözlerini İnsan olarak örter… En zoru da budur.Zordur tüm öfkesini görünmeyen gözyaşlarıyla içine akıtıp, düşmana merhamet elini uzatıp ona İnsanlığı hatırlatmak…

Bekir AYDOĞAN