Kendime, yıllardır hep şu soruyu sorarım. Bir insan neden yazı yazmak ister. Tabi ki bu yazma işi herkes için geçerli değildir. Sorumun cevabını yazımın sonuna sakladım.

     Kendimi bildim bileli kara karakalemle başlayıp, daktilo ile devam edip hikayeler, romanlar, bol bol şiirler yazdığım gibi, hala da yazmaktayım bu arada… İnsanların o dönemde pek te yakın olmadığı bilişim çağı ve internet ortamında, bloglar açıp, yazılar paylaşan da biriydim.

     Windows yerine MS. Dos 3.01 sonrasında 6.01, sonrasında, Windows 3.1, Windows 95, 98… İnternete telefon üzerinden bağlandığımız, 3,5 ve 5,5 disket sürücüleri, CD rom lar sonralarıydı. CD writer koskoca Zonguldak’ta (O dönem oranın kırsalında öğretmendim.) 1 tane idi. Cd kopyalatmak için sıraya girerdik. Devamımda DVD ler, DVD writerlar…

     İlk bilgisayarımı 1990’ların başında almıştım. XT diye geçerdi. Dos ortamında çalışırdı. Q Basic yazılım dili kullanırdık mesela. Cem Yılmaz’ın parodilerinde kullandığı “Cem” “Cem” diye siyah ekrana yazı yazdırmak havalı bir şeydi. Maouse yoktu o devirlerde. Cep telefonları olmadığı gibi. 10 parmak daktilo bilmekte yetmezdi. Kafa karıştırdı. Çünkü daktilo geçmişi olan ben gibilerin daktilosunda F klavye vardı. Bilgisayarlarımızda ise Q klavye.

     Sonrasında sosyal medya girişimlerimde olmadı değil başlangıçta. İlk twiter romanı projem o dönem hayli, ilgi çekmişti mesela. Ama sosyal medya sonraları bana göre yozlaştığı için hiçbir sosyal ağda hesabım şimdilik artık yok.

    Bu kısa tarihçeden sonra başa dönelim. Yazı kısmına gelelim. Kendimi bildim bileli yazarım. Ta ilkokulda İnegöl’de yerel gazetelerde şiirlerim çıktığı falan da olmuştu. İnegöl Kurtuluş Spor ve İnegöl Sporda top koşturduğum dönemlerde, yerelde haftanın karmasına, haftanın yıldızlarına seçildiğimde ise, abim sağ olsun o dönem onları içeren gazeteleri de saklarmış hep.

    Ortaokul ve Lise dönemlerinde de durum değişmedi, hamdolsun. Edebiyat öğretmenim, Beytullah Kurtoğlu ve Yazar ve hocam Rahmetli Numan Kartal’ın beğeni, teşviği ve desteğini hep aldım. Üniversite de tiyatro oyunu yazmaya, çeşitli yarışmalara (şiir, makale) girmeme de oradaki Esat Can hocam vesile oldu. Aldığım teşvikler, beğeniler, öneriler ve başarılar beni hep bir adım sonrasına taşıdı. Kitap haline gelmiş basılmamış bir çok eser bekliyor.

    Devamında senaryo yazmaya da başladım. Yönetmenliğe soyundum. Kısa filmler ve belgeseller de çektim. Uluslararası uzaktan eğitimlerle yönetmenlik sertifikamı alırken de sonuç itibariyle bir gün emekli olup tüm birikimlerimi, araştırmalarımı, okumalarımı ve tecrübelerimi, hem yazılı hem 7. Sanat olarak nitelendirilen sinema ile de taçlandırmak istedim.

    İnegöl’de doğup büyümüş, İnegöllü olmaktan gurur duyan, şehrine aşık bir insan olarak yaşadığım ömrümün kalan bakiyesinde varsa alacağım nefesim, güzel şeylerin altına imza atmak, İnegöl deki hemşerilerime, gençlerimize ve kendini genç hissedenlere yeni ufuklar açmayı düşledim.

     En önemli yazma noktası, çok iyi bir gözlem, okumak, araştırmak, sentezlemek, olaylar ve olgular arasındaki bağı kurmak, hangi görüşten olursa olsun, en aykırısını bile okumak, dinlemek vs. sonuçta Allah’ın kuluna verdiği akıl süzgecinin imbiğinden geçirerek kendi düşünceni, yorumunu, sebep sonuç ilişkileri ile aktarmaktır. Yazmaktır. Paylaşmaktır.

     Yazmak; Akletmektir. Üretmektir. Düşünmektir. Doğru kelimeleri yan yana getirerek, etkileyici, ilgi çekici, sarsıcı, düşündürücü, tebessüm ettirici, bazen gözyaşı döktüren kısaca kendini ifade etmenin dünyadaki en güzel meyvesidir.

    Son olarak yaşadığımız yerel, bölgesel, ülkesel, coğrafya temelli, küresel hatta evrensel, insanı etkileyen her şey, etkilenen insanın düşünce florasına dokunur. Ve herkes bunlarla ilgili konuşur. Yazarlar ise yazıya döker. Bazen bir makale, bazen bir şiir, bazen bir hikâye bazen bir roman… Bazen de senaryo halinde dökülür ve görselleştirilir.

    Ve her kes, her konuda konuşur, ahkam keser yazar, çizer, söyler. Sözde ne geçmiş değişir ne gelecek. Hiç kimse senin gibi, düşünmek, hissetmek zorunda değildir.  Hepsi yazıyor kaderde de… Ancak;

    Kaderi değiştirmekte bir kaderdir. Ve bölgelerin, şehirlerin, ülkelerin hatta dünyanın kaderini olumlu ya da olumsuz değiştirenlere bir bakın. Bir kişidir.

     Es cümle, başlarken bir soru sormuştum kendime, demiştim ya;

    Bir insan neden yazı yazmak ister.  Tam da bunun için. İçindekini dökmek... Kendini ifade etmek. Düşüncelerini aktarmak. Tarihe not düşmek.

     Kalın Sağlıcakla. Eyvallah.

Bekir AYDOĞAN