5.Devlet Hastaneleri, Araştırma Hastaneleri, Fakülteler; Devam…

Makalemin 2. Kısmını şu soruyla bitirmiştim. “Bu durumda, sorumlu kim?”

Hastane yönetimi değil mi? Yönetim katına çıkmaya çalıştığınızda da duvar olan merdivenler, çalışmayan asansörler, potansiyel suçlu gibi sizi karşılayan güvenlik görevlileri; (-ki öyle talimat aldıkları ve kimseyi sokmayın dedikleri, belli…) Ve yönetim hep toplantı halinde… Güler misiniz, ağlar mısınız? Allah aşkına şikâyet kutusu ile hangi şikâyet çözülmüş ki bugüne kadar… Hangi görevli o, öneri, şikâyet kutusuna bakıp, hangi yönetim kademesi bunları tasnifleyip değerlendiriyor. Herhalde toplantılar bu noktaya yapılıyor diyeceğim demesine de değişen hiçbir şey yok ki! Es ve son cümle; bu benim görüp gözlemlediğim, okuduğum, çevremden dinlediğim hususları neden hastane yönetimi görüp değerlendirmiyor. Ve çözüm üretmeye çalışmıyor. Neden o makamları işgal ediyorlar o zaman? Nedeni belli. “Toplantıdalar.”

6.Özel Hastaneler; Bu hususa hiç girmeyeyim dedim kendi kendime de. Çok minik bir örnek olayla değineyim meseleye. Paran kadarsın. Ö. Hastaneler için hasta yok, müşteri var. Bu algıyı yaratan da bizzat Ö. Hastaneler. MR’I olmayan ya da yetersiz olan Ö. Hastaneye gidin. Sizi çok çok iyi muayene ediyor. Bir sürü anlamadığınız terimi yanındaki hemşireye not aldırıyor. Tamam diyorsun. Doktor Leb-i Derya. Sonuçta MR diyor. Ama bizde yok diyor ya da şu kilo üstü için uygun değil diyor. E ne yapacağız o zaman. Bak orda da yardımcı oluyorlar ha, yalan yok. Şurada, şurada var diyor. Devlet Hastanesine filan yönlendiriyor sizi. Çektir gel diyor. Ama doktor bey diyorsun oraya elimi kolumu sallayıp “Selamın Aleyküm. Abim bir MR çektirecektim bi zahmet. Sonucu alıp gidecem.” Diyemeceğime göre, benim randevu almam, o doktora muayene olmam eğer önerirse MR için ayrıca randevu almam ve sonuçları da anca o hastane doktoruna göstereceğim gerçeğini bilmiyoruz ya! Ben Ö. Hastaneye gitmiyorum. Fazla yoruma gerek yok. (Tüm özel hastaneler aynıdır diyemem. İşini hakkıyla yapanlara Eyvallah)

7. Doktor; Hastane konusunda kısmen değinmiştim. İyi doktor, çalıştığı hastaneyi yüceltiyor. Diğerleri ise malum. Makalemin final kısmında derin top yekûn bir analiz yapacağım.   

8.Sağlık Ocakları, Aile Hekimliği; Bence, genelde genç doktor kardeşlerimizin bulunduğu, tecrübeli doktorlarla harmanlandığı hekim hasta diyaloğunun en kuvvetli olduğu kurumsal ve sağlıklı yapı. Her zaman dediğim gibi istisnaları bir tarafa bırakırsak buradaki doktorlarımız yaşı ne olursa olsun eli öpülesi insanlar. Bence sağlık sektörünün ön cephe hattındaki görevleri ile, kırsal ve imkansızlıklar dahil her noktada CANLA BAŞLA çalışan ve ileri sağlık tetkikler için ön alan, ön açan, yönlendirme yapan ve hastalıkları en erken evrede çözüme kavuşturan müthiş insanlar. Ama, Sağlık Bakanlığının son dönemdeki Sağlık Ocakları ve Aile Hekimliği ile ilgili aldığı, almayı düşündüğü kararlar ile bu doktorların şevkini, çalışma azmini, heves ve mücadelelerini kırdığı malumunuz. Tepeden inme, dikey siyaset anlayışı ile olaylara, olgulara yaklaşmanın yanlışlığını öğretmenlik mesleğimi icra ederken müşaade ettim. Yeni şeyleri, onları birebir etkileyecek insanlarla, fikirlerini, önerileri alarak, yönetim olarak gerekçelerinizi sahada çalışanlarınıza aktararak doğruyu bulacağınız noktasında uyarır ve lütfen çoğunluğu genç olan, tecrübeli doktorlarımızın şevkini kırmayın derim.

 Önemli Not: Bu arada burada olumlu olumsuz olarak değerlendirdiğim ve ele aldığım konularda kendi tecrübe ettiklerim çoğunluğundan yola çıkarak, yakın çevremde dinlediklerim, okuduklarım, haberlere konu olanlardan derleyerek çıkardığım sonuçları kaleme alıyorum. Türkiye genellemesi yapacak ve tüm hastaneleri ve doktorları kapsayan bir gözlem ve tespit tabi ki değil. Ama tüm bunları ele alan bir araştırma, inceleme, gözlem tespit belgeseli çekmek de ayrıca isterim. Ve şunu belirteyim;

“YARASI OLAN GOCUNUR.” İşini hakkıyla yapanlara zaten Teşekkür ediyorum.

Özel Teşekkürlerim; İzinlerini almadığım için doktor ismi veremeyeceğim. Ama Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki doktorlarıma, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki doktorlarıma, Bursa Şehir Hastanesindeki doktorlarıma, İnegöl Devlet Hastanesindeki benimle yakından ilgilenen doktorlarıma ve tüm yardımcı personeline (fizik tedavide kısmındaki fizyoterapist hariç) Yenice Sağlık Ocağındaki doktorlarıma, Cerrah Sağlık Ocağındaki Aile Hekimimize

Ve ayrıca Uludağ Üniversitesindeki Göz Doktorum Doç. Dr. Gamze Uçan Gündüz’e (İsmini kullanmak için iznini almıştım.)

HEPİNİZE SONSUZ TEŞEKKÜR EDERİM.

Gerçek doktor ve tüm sağlık çalışanlarının pandemi dönemindeki fedakarlıklarını anlatacak kelime yok. Bizler için evlerine gitmediler. Çocuklarını, sevdiklerini, ailelerini görmediler. Biz sevdiklerimiz hasta olduğunda onlardan kaçarken, onlar sevdiklerimizi yaşatmak için, ölümü kucakladılar.

HAKKINIZ ÖDENMEZ. UNUTMADIK. UNUTMADIM. UNUTMAYACAĞIZ.

Son Söz; Eleştirdiğim hususlar doktor görünümlülerin, hastane yönetimleri dahil, gerçek doktorları ve iyi yöneticileri gölgelememesi içindir. Ayrıca, Gamze Hanım’ın çalışma şekli, disiplini, hastalarla samimi, sıcak, rahatlatıcı diyaloğu ve göz dolduran başarısı bence ders konusu olmalı, örnek olarak tüm doktor camiasına gösterilmelidir.

Saygılarımla. Sağlıklı Kalın. Allah’a Emanet olun.

Bekir AYDOĞAN