Bu devirlerde İnegöl’ün ekonomik ve sosyal yapısı, fazla değişmemekle birlikte; bir taraftan Anadolu’yu kasıp kavuran celâlî isyanları, diğer yandan hem şark ve hem de garp sınırında vukû bulan savaşlarda uğranılan mağlûbiyetler, toplumu, derinden sarsmıştır.
Buna paralel olarak özellikle Balkanlar ve Kırım cephesinde karşılaşılan
mağlubiyetlerden sonra Anadolu’ya kitlesel göçler başlamıştır. İşte bu göçlerden İnegöl de nasîbini almış; Osmaniye ve Orhaniye mahallelerinin çekirdeğini oluşturan yerleşimler, başlamıştır.
Söz gelimi: Evvelce Eğrek Yeri olan Çamaşırlık veya Kızlar Deresi ismiyle anılan mahalde -Eğrek Camii merkez olmak üzere- önce Muradiye adıyla anılan bir mahalle kurulmuştur.
Ancak daha sonra bu isim, değiştirilmiş ve bu mahallenin adı, Osmaniye
Mahallesi olmuştur. Ardından da Yenişehir yolunun İnegöl girişinde yer alan ve demirci - hırdavatçı esnafının bulunduğu mahalde de - Çardak Camii merkez olmak üzere - Orhaniye Mahallesi, kurulmuştur.
Özi Kalesi’nin Ruslar tarafından işgali ve Kırım topraklarının elden çıkması
üzerine vukû bulan kitlesel göç sırasındada İnegöl -Yenice Mahallesi’nin güneyinde ve Domaniç- İnegöl yolu üzerinde Hamidiye Mahallesi’nin çekirdeğini oluşturan Tatarlık Mahallesi, oluşturulmuştur.
Bosna-Hersek ve Arnavutluk cephesinde vukû bulan mağlubiyetlerden sonra
meydana gelen göçlerden İnegöl coğrafyası -yine- nasîbini almış ve İnegöl’ü Akhisar üzerinden Bursa’ya bağlayan yol üzerinde -önce- Burhâniye Mahallesi ardından da Süleymaniye Mahallesi kurulmuştur.
Şüphesiz her mahalle, inşa edilen bir cami çevresinde oluşturulmuştur. Kurulan bu yeni dört mahalle ile İnegöl’de – ticârî bölge hâriç - mahalle sayısı, yediye yükselmiş ve buna paralel olarak nüfus da artmıştır.
Genel bir çerçevede konuya bakıldığında geçim şartları, pek değişmemiştir. Ekonomi, yine tarıma, zirâta ve kısmen hayvancılğa dayalı olarak devam etmiştir.
Ticaretin ve sanatın, gelen kitlesel göçler ile, biraz renk değiştirdiği ve dericiliğin yanı sıra, değirmenciliğe, hizarcılığa, yağhaneciliğe, arabacılığa, demirciliğe ve dülgerciliğe doğru açılım yapıldığına şahit olmaktayız.
Yine bu dönemde Küçük Cafer Paşa Hanı’nın güney tarafına bir kısmı ahşap çatı ile örtülü bedesten / manifaturacılar kapalı çarşısının yapıldığını görmekteyizBalkan ve Kırım kökenli göçmenlerin İnegöl’e gelmesiyle –hiç şüphesiz- sosyal ve ekonomik yapıda son derce önemli hareketlenmeler olmuştur.
Aynı dinî inancı paylaşmakla birlikte farklı dil ve lehçe konuşan insanların bir araya gelmesi, hem sosyal hayatta hem de ekonomik hayatta canlı bir hareketlilik meydana getirmiştir. Yıllardır Bursa ve Yenişehir’in arka bahçesi olarak durğun ve de sakin bir hayat yaşayan İnegöl’lüler, toprağı daha rasyonel olarak kullanmanın gereğini; ticaret ve sanatın taşıdığı hayâtî önemi kavramaya başlamışlardır.
Bu arada celâlî isyanlarının doğurduğu kaosun ve siyâsî konjöktörel değişikliklerin, devam ettirilmesinin hiçbir faide sağlamayacağı gerçeği, yavaş ta olsa anlaşılmış ve farklılıklar içinde huzurlu bir yaşam biçiminin olabileceği görülmüştür.
RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan
Ayhan Talha Bayraktar