Özer Yılmaz'ın Köşe Yazısı

Evet, yeniden haydi bismillah. Okullarımız pazartesi günü acısıyla, tatlısıyla son dakikada mevzuatlarda yapılan değişikliklerle yeniden başladı. Değişim, gelişim içeriyorsa iyidir, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. İşin doğrusu, yapılan değişikliği işin aslına rücu etmesi olarak değerlendirmek gerekiyor.

Ortaöğretim kurumlarında iş şirazesinden çıkmıştı, özellikle resmi okullardan açık öğretime ciddi anlamda kaymalar oluyordu, sınıfların bir kısmı boşalmıştı. Yapılan yeni değişiklikle öğrencilerin örgün eğitimden açık öğretime geçişleri belli kriterlere bağlanarak öğrencilerin okullarda kalmasının sağlanması yerinde bir karar oldu.

Müsteşarlık döneminde özellikle öğretmenlere karşı olumsuz yaklaşımları nedeniyle bakanlık için atanacak en son insan olarak görmek istediğim milli eğitim bakanını, örgün eğitimin yeniden canlandırılmasına yönelik mevzuatta attığı cesur adımlar için kutlamak istiyorum.

 Yönetmelik değişmeden önce sanki gizli bir el özellikle öğrencilerin okullara gitmesini engelleyerek adeta okulların için boşaltmaya çalışıyordu. Eğitimin gereksizliği, okulların gereksizliği, öğretmenlerin gereksizliği bir plan dâhilinde insanların beyinlerine zerk ediliyordu.

Bu iş için de ne yazık ki eğitimden nemalanan, varlığını eğitime borçlu olan insanlar kullanılıyordu. Durum öyle bir hal almıştı ki okula giden öğrenciler ayıplanır olmaya başlamıştı. Sistem; üretmeyen, terlemeyen, emek vermeyen, armut piş ağzıma düş felsefesini düstur edinen insan profilinin egemen olması için sanki inşa edilmeye çalışılıyordu. Bu o kadar tehlikeli bir hal alıyordu ki, ileride gerçek zaman diliminde uygulama yapmadan iş başında olan sözde uzman insanlarla karşı karşıya kalınabilecekti. 

Cehaletin hâkim olduğu insan güruhunun varlığından nemalanan bazı kesimler ne yazık ki okulların açık olmasından ve okulların varlığından rahatsız oluyorlar. Bu kesim özellikle örgün eğitimin gereksiz olduğu düşüncesinin hâkim olması için gecesini gündüzüne katarak sürekli okulların olumsuzluğu ile ilgili toplumda bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Ne yazık ki eğitimin aydınlık ışığından aydınlanma nasibini almamış cehaletin temsilciliğini yapmaya aday olanlar da, cehaletten beslenen kesimin mezesi olmakta, bu kesim de ne yazık ki yine örgün eğitim kurumlarının gereksizliğini her platformda dile getirmekteler. Bu düşünce toplumsal ilerlemenin, sosyolojik gelişmenin, bireysel gelişmenin, bireysel barışın ve toplumsal barışın temelini adeta bombalamakta.

Okulların açılmasına hadi bismillah demeye çok az bir süre kala milli eğitim bakanlığının, bireysel ve toplumsal gelişmeyle birlikte bireysel ve toplumsal barışın anahtarı konumunda olan okullara eskiden olduğu gibi devam etmek zorunluluğunu getirmesi, sınıf geçmeyi zorlaştırması çok yerinde bir eylem oldu. Bunların dışında açık öğretime geçişin sınırlandırılması, cep telefonlarıyla öğrencilerin derslere girmesinin kısıtlanması da çok değerli, çok yerinde karar. 

Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen son dakikada yapılan hatalık ders çizelgelerinde ki değişimi olumlu bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Okulların haftalık ders çizelgelerinde yapılan değişiklikler için ciddi anlamda ince çalışılmış, ölçülmüş, biçilmiş.

Yapılan çalışmalar da çok ince nüanslar var bunun için yapılacak açıklamalara sayfalar yetmez diye düşünüyorum. Bütün olumlu ve olumsuz çalışmalara rağmen pazartesi günü hadi bismillah diyerek okullarımızın açılışını yaptık, şehrimize ve ülkemize yeni ufuklar açılması dileğimle, hayırlı olsun.