Abdulvasih Duran'ın Köşe Yazısı

Bir eğitim seminerinde konferans veren Uzman Eğitimci, sahneye 10 kişiyi çağırdı.Onları tek sıra yaptı.Daha sonra en baştaki kişinin kulağına bir cümle fısıldadı. O kişiden kendisinden sonraki kişiye o cümleyi fısıldamasını istedi.Böylece her birinden diğerlerine o cümleyi fısıldamalarını istedi.

Uzman Eğitimci en sondaki kişiden o cümleyi yüksek sesle söylemesini istedi.Peşinden de ilk sıradaki kişiden kendisine söylediği cümleyi söylemesini istedi.İlk kişinin cümlesiyle son kişinin cümlesi arasında neredeyse hiçbir benzerlik yoktu.Uzman Eğitimci bunun üzerine şu sözü söyledi:"Bir haber veya bir olay kaynağından uzaklaştıkça değişime uğruyor.Hatta tanınmaz hale geliyor".

Aynen bu örnekteki gibi bugün biz Müslümanlarda bazı dini konularımızı kaynağından öğrenememe sonucu dinimiz ile ilgili bir çok hatalara düşüyor ve bazen inancımızı tehlikeye sokacak durumlara sebebiyet veriyoruz.Allah'a şükürler olsun ki dünya üzerinde Kutsal kitabı bozulmamış ve Peygamberinin (sav) hayatı güneş gibi net ortada olan tek din İslam dinidir

Biz Müslümanlar olarak Dini haberleri ya kaynağından (Kur'an-Sahih Hadis) almıyoruz veya önünü arkasını okumadan almaya çalışıyoruz.Eski alimlerimiz bir cümleyi anlamak için "Cümlenin siyak ve sibakından şu anlaşılıyor" derlerdi.Yani cümlenin akışından,önündeki ve arkasındaki cümlelere bakarak şu anlam çıkıyor demek istemişlerdir.

Kur'an'da geçen ister dini emirler olsun ister kıssalar olsun cümlenin/olayların önüne ve arkasına bakmadan mesele anlaşılmaz.Çünkü güzel bir kaide vardır der ki:"Parçadan bütünü anlayamayız".

Burada örnek vermek istediğimiz konu Hz.İbrahim (as) yıldızları,Ayı ve Güneşi gördüğünde "bunlar benim Rabbim olamaz" dediğinde çocukmuydu? Bugün kime sorarsanız sorun büyük çoğunluk size bu olayı şöyle anlatacaktır:

Hz.İbrahim (as) küçükken bir gün mağaradan ilk defa çıkmış, önce yıldızları görüp bu benim rabbimdir demiş yıldızlar kaybolunca Ay'ı görmüş bu benim rabbimdir demiş en sonunda da Güneşi görüp "Bu daha büyük galiba bu benim rabbim "demiş. Güneş de batınca "bunların hiçbiri benim rabbim olamaz .Çünkü batan şeyleri sevmem "demiş.

Müslümanların bir çoğu bu kıssayı bu şekilde biliyor.Hatta bu konuda çizgi film yapanlar,çocuk hikayeleri yazanlar bile ne yazık ki zahmet edip ilgili ayetlere bakmamışlardır.

Bu olay Kur'an'da geçen gerçek bir kıssadır.Ancak yanlış bildiğimiz konu Hz.İbrahim'in (as) küçüklüğünde değil o dönem insanlarını düşünmeye sevk etmek ve akıllarını kullanmak için bu örnekleri Peygamberlik döneminde vermiştir.Hz.İbrahim'in (as) yaşadığı dönemde o kavim putlara ve gök cisimlerine tapıyordu.Hz.İbrahim (as) onlara gittikleri yolun yanlış olduğunu göstermek için bu örnekleri kendilerine vermiştir.Ayetlerin sıralanış şekline baktığımızda Hz.İbrahim (as) önce babasının puta tapmasını kınıyor sonrada kavmine dönüp bildiğimiz yıldızlar,Ay ve güneş örneğini veriyor.Kur'an olayı şöyle anlatır:

-" Hani İbrahim, babası Azer'e, "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti."(En'am,74)

-"İşte böylece İbrahim'e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun."(En'am,75).

-" Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. "İşte Rabbim!" dedi. Yıldız batınca da, "Ben öyle batanları sevmem" dedi."(En'am,76)

-" Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi. Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi."(En'am,77)

-"Güneşi doğarken görünce de, "İşte benim Rabbim! Bu daha büyük" dedi. O da batınca (kavmine dönüp), "Ey kavmim! Ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi."(En'am,78).

-"Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim."(En'am,79).

(Not:Geniş bilgi için Türkiye Diyanet Vakfı Meali En'am suresindeki ilgili ayetlere bakınız.)