Emperyalizm, siyonizm gibi denen iblisî felsefeler "mış gibi" yapmayı bir taktik olarak kullanmayı sevmiştir, tarihin her döneminde. Süslü ifadelerle, insandan yanay mış gibi tavırlarla tiyatro çevirmek, iblisî hedeflerini gizleyen bir unsur olagelmiştir.

İblisin Adem ile Havva'ya cennete oynadığı "sonsuz yaşam" tiyatrosuyla başlayan bu süreç, değişik isimler altında hâlâ devam etmektedir.

Tamamen rol yapmaya, kandırmacaya ve ikiyüzlülüğe dayanan bu tiyatrolara maalesef insanoğlu da genelde kanmıştır.

Tiyatro ile gerçeği, ikiyüzlülük ile samimiyeti ayırt edebilmemizi sağlayacak olan hakiki bilgi yani irfanımız azaldıkça, emperyalist tuzaklara kanma oranımız artmaktadır.

Aydınlanma Çağı ile başlayan ve Fransız İhtilali ile devam eden süreçte; akılcılık, özgürlük gibi süslü kavramlarla önce Batı insanına sonrasında tüm dünyaya yayılmaya çalışılan felsefe aslında bir iblisî felsefeydi ve kutsal olan her şeyi reddederek bireyselcilik, hazcılık, bencillik, materyalizm gibi insanî değerleri yok eden unsurları yayma projesiydi.

İnsan onuruna, fıtratına, dini kurallara, ahlaki ilkelere aykırı ne varsa onları yüceltme tiyatrosu sahnelenmekteydi.

Bu proje neticesinde dünyanın geldiği nokta ortadadır ve hiçte iç açıcı bir manzara yoktur.

Akılcılık denilerek insan aklını kutsayan fakat o aklı da yaratan  yaratıcıyı yok sayan bir putlaştırma egemen kılınmak istenmektedir.

İnancına, fikirlerine, kıyafetlerine, yediklerine, eğlencesine başkalarının karar verdiği fakat, kendisini özgür zanneden insanlardan oluşan bir dünya kurgulanmaktadır.

Özgürlük tiyatrosuyla afyonlanan insanlar, farkında olmadan iblisi tiyatroda figüran olmakta ve gönüllü kölelere dönüşmektedir.

İmsanları tamammen köleleştirmek için, o insanları kendi değer yargılarından uzaklaştırmak içinde, özgürlük afyonunun yanında, çağdaşlık denen narkozu vermekteler ve böylece tamamen kontrol edilebilir bir insanlık planlamaktadırlar.

Neyi niye savunduğunu bilmeyen, bağımlılıkların pençesinde debelenen, kime köle olduğunu hissedemeyen, haz almaktan başka bir şeyi hedeflemeyen insanlar robotlaşmakta ve köleleşmektedirler.

Çağdaş köleliktir planlanan şey, insanlığı kontrol ederek topyekün iblisin sultasında bir dünya kugulamaktır büyük hedef.

Özgürlük vaadedilerek maddenin ve nefsin kölesi yapılan insanlar, bir yandanda iblisi planların uygulayıcılarının robotlarına dönüşmektedirler. Bu plan yapıcılar bulundukları her ülkede kral gibidirler ve sahip oldukları güçlerle insanları insanî özelliklerinden uzaklaştırıp tek tipleştirmeye çalışmaktadırlar.

İnsanlık ile insanlığın düşmanlarının bu mücadelesi tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir.

Büyük mücadelede büyük hamleler yapılmaktadır ve bu hamlelerin insanlık lehine sonuçlanabilmesi için; Allah'tan başkasına kul olmayan, iblisin köleliğini reddeden, gerçek özgürlük ve gerçek insanlık peşinde olan insanların birliği ve cesareti büyük önem taşımaktadır.

Tiyatro, kandırmaca, göz boyama kurbanı zavallı insanlık ancak hakiki bilgiden, hakikatten ve Hak olandan yana olanların çabalarıyla kurtulabilecektir.

Hak tarafında yer alıyor muyuz sorusunu kendimize samimi olarak sorma vaktidir....

MEHMET ARİF SELİM