Recep Akakuş'un köşe yazısı.
Fetih sonrasında İnegöl coğrafyası, başta geyik olmak üzere;ceylan, karaca ve benzeri av hayvanları açısından zengin olduğu için Turgut Alp ve aşireti, fetih sonrasında İnegöl kasaba merkezine değil de - Genci Köyü merkez olmak üzere - aşiretini Uludağ’ın ve Domaniç dağlarının yamaç ve platolarına yerleştirmiştir.İlgili bölümlerde açıklandığı üzere bu yöre, Turgut Alp’e dirlik olarak verilmiş ve “Turgut-Eli ” diye anılmıştır .Başta ceviz ve kestane olmak üzere; her çeşit meyvenin yetiştiği bu yöre, hem bitki örtüsü bakımından ve hem de yörede yaşayan av hayvanları yönünden oldukça zengindir.Geyikli Baba Karyesi’nde ikamet eden Babî Geleneği’nin temsilcisi Geyikli Baba’nın da geyikleri eğittiği ve hatta bunları binek hayvanı olarak kullandığı bilinmektedir. Tarihî süreçte geyiğin, İnegöl’ün sembolü olarak benimsendiği de unutulmamalıdır.
Besi hayvancılığına gelince; İnegöl Ovası’nda, Su-sığırlık Karyesi =Alibey Köyü merkez olmak üzere, ; geniş çapta camus ve manda adı verilen büyükbaş hayvan yetiştirilmiştir. Diğer taraftan Adabînî Karyesi =Sığırtmaçlı Köyü (ki günümüzde: Alanyurt olarak isimlendirilmektedir), merkez olmak üzere; kara sığırı adı verilen inek, dana ve öküz cinsi büyük baş hayvanlar yetiştirilmiştir.
Günümüzde Yenice Beldesi adıyla anılan yörede ise beylik koyunları otlatılmış ve bu yöre, tahrir defterlerinde Çoban Karyesi ismiyle anılmış; hükümdâr hassı olarak tescil edilmiş ve bu yöreye, Osman Gazi’nin oğlu Çoban Bey’in de gölgesi düşmüştür. “Kazancı- Eşiği” ismi ile de anılan Ulular Derbendi’nden başlamak suretiye; İnegöl Ovası’nı, kuzeyden doğu-batı istikametinde saran ve Sınr Beli’ne kadar uzayan Ahî Dağı da keçi ve koyun cinsi küçük baş hayvanların otlak ve mer’ası olarak değerlendirilmiştir.
At-oğlanları Karyesi = Cerrah Beldesi ise Osmanlı ordusunun ihtiyaç duyduğu at ve katır cinsi binek hayvanlarının yetiştirildiği ve de eğitildiği bir yöre olmuştur. Osmanlı’nın ilk kuruluş yılları olarak değerlendirebileceğimiz (1299-1402) yılları arasında İnegöl coğrafyasında büyük ve küçükbaş hayvanların yetiştirilmesini devlet adına izleyen, düzenleyen ve de kontrol eden bir “Emîr-i Ahurluk” makamı ihdâs olunmuştur.
Yıldırım vakıfları ile ilgili vakfiye kayıtlarından elde edilen bilgiye göre; İnegöl coğrafyasında Yıldırım Bayezid tarafından 1396 yılında ilk defa İnegöl merkezinde ve de Kurşunlu Beldesinde birer Cuma mescidi inşa edilerek halkın hizmetine sunulmuştur. Söz konusu Cuma mescidlerinin işletilmesini sağlamak üzere de -vakıf statüsü çerçevesinde - gayr-i menkul tahsisleri yapılmıştır ki “Su-sığırlık Karyesi” ile “Hatip-Tarlası”, bu mabedlerde yapılcak hizmetler için tahsis edilmiştir.Yıldırım Beyazıt’ın şahin nitelikli kumandanları arasında yer alan Koca Fîrûz Bey’e ve Amasya’nın seçkin beylerinden Şadgeldi âilesine mensup İsa Bey’e ve yine Amasya’nın seçkin beylerinden Sungurzâde Yahşi Bey’e, Birinci Kosava Savaşı dönüşünde 1389 yılında İnegöl coğrafyasında hizmet dirliği tahsis olunmuştur ki bu dirliklerin günümüzdeki isimleri şöyledir:
Yenice Beldesi, Amasya beylerinden Sungurzâde Yahşi Bey’e, Hoca Köy, Koca Fîrûz Bey’ e ve İsaören Köyü de Amasya beylerinden Şadgeldi âilesine mensup İsa Bey’e dirlik olarak verilmiştir. Söz konısu tahsis yapıldıktan sonra bu köyler, o beylere nisbet olunarak isimlendirilmiştir. Ancak Yıldırım Beyazıt’ın gözü pek ve cesur bu kumandanları,1402 yılında Yıldırım Bayezid Ankara -Çıbuk Meydan Savaşı’nda Timur’a esir düştüğünde; onu kurtarmak için yapılan operasonuna katılmışlar ve her üçü de bu operasyonda şehid düşmüştür.Bundan sonraki yıllarda söz konusu beylere tahsis olunan hizmet dirlikleri, evlatları tarafından kullanılmıştır. Ancak Yahşî Bey Karyesi, Sultan II. Murad (1420-1451) devrinde dirlik statüsünden çıkarılarak Yahşi Bey’in kendi adını taşıyan oğlu ikinci Yahşî Bey’e mülk olarak verilmiştir.
Koca Fîrûz Bey’in oğulları, Timur ve oğlunun amansız takibine uğradığından İnegöl coğrafyasından ayrılmışlar ve İznik coğrafyasına yerleşmişlerdir. Bunlardan biri, Emîr-i Ahûr Ali Bey’dir. Bu Ali Bey, Su-Sığrlık Karyesi ile yakînen ilgilenmiştir. Su-sığırlık Karyesi’ne gelince; burada yetiştirilen camus ve mandalar, daha sonraki yıllarda Bursa coğrafyası’nda yer alan SuSığırlık Karyesine=Esebey Köyü’ ne aktarılmıştır. Hamza Bey’in torunları arasında yer alan bir diğer Ali Bey, İnegöl coğrafyasına uzun yıllar hakim olmuş ve İnegöl coğrafyasındaki bu Su-Sığırlık Karyesi, “Alibey Köyü ” adıyla anılmaya başlamıştır.
RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN
DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN
AYHAN BAYRAKTAR