Merhaba İnegöl'ün güzel insanları!
İnegöl'ün tarih ve kültürüne dair yazılarımıza devam ediyoruz.
Tahtaköprü, tarihsel geçmişi, doğal güzellikleri ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çeken bir belde olma özelliği taşımaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamlı yıllarından Cumhuriyet dönemi’ne kadar birçok dönüşüm yaşayan Tahtaköprü, hem tarihi hem de coğrafi açıdan oldukça stratejik bir noktada yer almaktadır.
Bu köşe yazısında, Tahtaköprü’nün tarihsel gelişimi, doğal zenginlikleri ve gelecekteki turizm potansiyeli üzerine odaklanarak, beldenin bölgesel kalkınmasına dair önemli bir bakış açısı sunacağız.
Tahtaköprü'nün tarihi, Osmanlı'nın son dönemlerine kadar uzanır. Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkmasının ardından, İnegöl ve çevresinde geniş çaplı bir îmar faaliyetinin başlatılması, Tahtaköprü'nün gelişiminde önemli bir dönüm noktasıdır.
Sultan Abdülhamid'in başlattığı bu çalışmalar arasında en dikkat çeken projelerden biri, İshak Paşa Camii ve Cuma Camii'nin restorasyonları ile Tahtaköprü-Hamidiye Camii'nin inşasıdır.
Aynı dönemde, Tahtaköprü ile Koca Yayla arasındaki geniş ormanlık alan, Sultan II. Abdülhamid’e av sahası olarak ayrılmış ve koruma altına alınmıştır. Bu da Tahtaköprü’nün devlet tarafından gözetilen, merkezi bir köy statüsüne kavuşmasına zemin hazırlamıştır.
Ayrıca, o dönemlerde emlâk-ı şâhâne müdürlüğü yapmış olan Arap Dede’nin İnegöl-Sinan Bey Camii’ni yeniden inşa etmesi, yöredeki kültürel mirasın yaşatılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte Tahtaköprü’nün idarî yapısı önemli değişikliklere uğramıştır. 1926-1927 yıllarında Tahtaköprü, nâhiye merkezi olmuştur ve çevresindeki on dokuz köy de bu nahiye merkezine bağlanmıştır.
1929 yılında belediye teşkilatının kurulmasıyla kısa bir süreliğine belediye başkanı seçilen Bakkal İbrahim, Tahtaköprü’nün modernleşme sürecinde önemli bir figür olmuştur. Ancak belediye teşkilatı kısa sürede feshedilmiş ve nahiye merkezi statüsü devam etmiştir.
1974’te belediye teşkilatı yeniden kurulmuş ve Tahtaköprü, üç mahalleye ayrılmıştır: Hacılar, Hamidiye ve Zafer Mahalleleri.
Tahtaköprü’nün çevresi, sadece tarihi değil, aynı zamanda doğal kaynaklar açısından da oldukça zengindir. Uludağ ve Domaniç Dağları’nın eteklerinde yer alan bu bölge, Turguteli adıyla anılmaktadır.
Osman Gâzî'nin İnegöl'ü fethetmesinin ardından Turgut Alp'e verilen bu bölge, hem bitki örtüsü hem de su kaynakları açısından oldukça verimlidir. Özellikle, Oylat Kaplıcaları ve bölgedeki birçok değerli su kaynağı, bu bölgeyi doğal tedavi alanları açısından önemli kılmaktadır.
Turguteli bölgesi, yayla turizmi için oldukça uygun bir coğrafi yapıya sahiptir. Ulupınar, Altınpınar ve Beypınar gibi tatlı su kaynaklarının burada bulunması, bölgenin sadece tarihi değil, doğal cazibesini de arttırmaktadır. Ancak, bu doğal zenginliklerin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için, bölgeye daha iyi ulaşım yolları yapılması gerektiği aşikardır.
Tahtaköprü merkezli, Turguteli bölgesinin turizm potansiyelinin daha etkin bir şekilde kullanılabilmesi için öncelikle ulaşım altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.
Mezit Deresi’ni izleyen Bursa-Eskişehir Otoban Yolu’na alternatif olacak bir yol hattının oluşturulması, bölgedeki köyleri birbirine bağlayacak ve aynı zamanda yayla turizmi için önemli bir ivme kazanacaktır.
Mezit/Sınırbeli'nden başlayarak, Eski Karacakaya, Tahtaköprü Bahçekaya, Oylat Kaplıcaları gibi önemli noktalara kadar ulaşan bir alternatif yol, bölgenin turizm potansiyelini büyük ölçüde artırabilir.
Bölgenin doğal güzellikleri ve tarihi mirası göz önüne alındığında, Tahtaköprü ve Turguteli'nin dağ ve yayla turizmi açısından büyük bir potansiyele sahip olduğu söylenebilir. Bu tür bir kalkınma, bölgeyi sadece yerel halk için değil, aynı zamanda ulusal ve uluslararası turistler için cazip bir destinasyon haline getirebilir.
Tahtaköprü, zengin tarihi, kültürel mirası ve doğal kaynakları ile önemli bir belde olma özelliği taşımaktadır. Bu potansiyelin doğru bir şekilde değerlendirilmesi, bölgeyi sadece yerel halk için değil, tüm Türkiye için bir cazibe merkezi haline getirebilir.
Bölgedeki altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve dağ/yayla turizmi alanındaki fırsatların değerlendirilmesi, Tahtaköprü ve çevresinin gelecekteki kalkınması için kritik öneme sahiptir.
Sıradaki yazımızda görüşmek üzere! Yaşam sevinciniz eksik olmasın!