Bu kadar acziyet, bu kadar sömürü, bu kadar zulüm ve bu kadar ahlakî yozlaşma bizi hâlâ uyundırıp bir araya getiremiyorsa, en önemli sorunumuz zihinlerimizin de sömürgecilikten nasibini almış olmasıdır.
Peki bu devran hep böyle mi sürüp gidecek ? Hayır tabii ki, hakimiyet günleri el değiştirecek, tarih boyunca olduğu gibi.
Peki bu hakimiyet - güç Hak olan tarafa nasıl geçecek ?
Dibe vuruş neyle başlar dedik, insanın bozulmasıyla. O zaman, ayağa kalkışta insanın düzelmesiyle başlayacak. İnsan bozulunca her sey bozuluyorsa insan düzelince her şey düzelecektir.
İnsanın düzelmesi için ise; iki yüzyıllık batı aşkı ve kompleksini ve dahi, batı imalatı kafalarımızı bir kenara bırakıp milli kimliğimize dört elle sarılmamız gerekiyor.
Yani İslamî ilkelere ve o ilkelerden neşet etmiş olan kültürel kodlarımıza dönüp insan kalitemizi artırdığımızda dönüşüm kendiliğinden gelecektir.
Zîra her işi yapan insan olduğuna göre, ahlaklı insan eliyle her iş düzelecek ve toplumsal dönüşüm gerçekleşmiş olacaktır.
Bencil, dünyevileşmiş hatta dünyaya tapan, parayı ilah sayan, hazcılıktan başka bir şey düşünmeyen, özgürlük maskesinin arkasına saklanarak her dine ve her kurala karşı çıkan, tüketim çılgını, her sapıklığı meşru gören, fikir yoksunu olup ezberletilen bir kaç kavramın kölesi olan, uyuşturucu veya teknoloji bağımlılıkları gibi unsurlarla ribotlaştırılıp güdülen,... insan tipi bu çağdaş(!) batının ürettiği insan tipidir.
Maalesef son iki asırda Türk ve İslam dünyasının içinde bu batıkafalı tipler her geçen gün artmıştır ve artmaktadır. Batıkafalı olmayanlarımız ise onlar karşısında silik kalmıştır.
Hem bilgi hem ahlak ile donatılmış bireyler toplumları dönüştürebilecektir. Toplumlar dönüştükçe dünyada iyiye doğru değişim yasayacaktır.
Aksi halde, geçmişte pek çok kavmin başına geldiği gibi; toplumsal hastalıklar insanoğlunu savaş, nükleer silah, kuraklık, afetler veya başka bir şekilde yik oluşa sürükleyecektir.
Bir uyanık, tüm uyuyanları uyandırmaya yeter derler. İnsanlık düşmanı ve şeytan kankası olan, siyonist ABD - İsrail zulmüne on bir aydır hatta yetmis yıldır direnen o kahraman Filistin - Gazze'li kardeşlerimiz vu ümmetin ve tüm vicdanlı insanlığın "uyanık" olanları olarak, inşallah bizi uyandırabilirler.
Aksi halde biz uykudayken yakalanabiliriz yok oluşa. Hadi by dünya fani, zaten öleceğiz dedik geçtik, peki bu dünyadan sonraki hayatımızda halimiz ne olacak?
İnsanlık bıçak sırtında, gidişat değişirse yani biz kendimizde olanı düzeltirsek karanlık azalacak. Dünyevî ve uhrevî ödül için ve imtihanı kazanmak için başka çare yok.
Elimizden geleni yapmak yada en azından tarafımızı belli etmek zorundayız. Artık fazla vaktimiz kalmadı...!
Zerrece şüphem yok; Hak tarafı mutlaka kazanacak, er yada geç. Rabbim bizi Hak tarafında olanlarla birlik eyle ve haşreyle...
MEHMET ARİF SELİM