Recep Akakuş yazdı

Şeyh Edebâlî, aslen Karamanlı’dır. İlköğretim seviyesindeki bilgileri kendi memleketinde aldıktan sonra, Şam’a gitmiş ve dinî yüksek tahsilini, Şam ve Mısır’da tamamlamıştır.

 Döndükten sonra, bir müddet Karaman yöresinde kalmış, ardından da -oluşan siyasî ve sosyal genel durum gereği- bir çok âlim ve ârif kişilerin yaptığı gibi O da batıya gelmiş ve ucta Sultan-önü/ Eskişehir coğrafyası’na yerleşmiştir.

 Porsuk Çayı’nın Sakarya Nehri’ne karıştığı yere yakın bir mahalde tekke ve zaviyesini kurmuş ve burada halka irşad hizmeti sunmaya başlamıştır. Söğüt coğrafyası’na çok yakın bir yörede yaşayan Şeyh Edebâlî, Ertuğrul Gâzî’nin yakın dostu olmuştur.

Bu dostluk, daha sonraki yıllarda akrabalığa dönüşmüştür. Çünkü Şeyh Edebâlî, Bâlâ Hatun veya Râbia Hatun ismiyle anılan kızını Osman Bey ile evlendirmiştir. Osman Gâzî’nin oğullarından Alaaddin Bey, Bâlâ Hatun’dan dünyaya gelmiş oğludur.

Orhan Gâzî ise Osman Gâzî’nin ilk hanımı ve Ahî Hacı Ömer kızı Malhûn Hatun’dan dünyaya gelmiş ikinci oğludur.

1299 yılında Osman Gâzî, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl’ü fetih eyledikten sonra kayınpederi Şeyh Edebâlî’yi Bilecik’e yerleştirmiş ve O’na burada bir zaviye yaptırmıştır.

 Bilecik’e ait vergi gelirini de bu zaviye masraflarını karşılamak üzere; Şeyh Edebâlî’ye tahsis eylemiştir. Osman Gâzî’nin eşi Bâlâ Hatun da kendisine mülk olarak tahsis olunan Kozağacı Köyü’nü, ölmeden evvel, babasının Bilecik’teki zaviyesine vakfeylemiştir.

Bilecik, fethinden sonra, bir müddet için Osman Gâzî’ye başkentlik yapmış ise de Yundhisar ve Yenişehir fetih olununca 1301 yılından itibaren Osman Gâzî, Yenişehir’e taşınmış ve Bursa’nın fethine kadar uzunca bir süre burasını, başkent olarak kullanmıştır.

 Eşi Bâlâ Hatun ise babası Şeyh Edebâlî ile birlikte Bilecik’te yaşamıştır. Osman Gâzî’nin oğullarından oğlu Orhan Bey, askerî birliklerin başında ve tecrübeli alperenlerin desteğinde askerî harekâtı yönetirken kardeşi Alaaddin Bey, Osman Gâzî’nin yanında Yenişehir’de kalmış ve O’nun yakın hizmetinde bulunmuştur.

Dikkati çeken bir husus, Osman Gâzî ile kayınpederi Şeyh Edebâlî ve Bâlâ Hatun üçü de 1326 yılında vefat eylemişlerdir. Yenişehir’de vefat eyleyen Osman Gâzî, vasiyeti gereği, yeni fethedilmiş bulunan ve de başkent yapılan Bursa’daki Gümüş Kümbet’e defnolunmuştur.

 Şeyh Edebâlî ve kızı Bâlâ Hatun ise Bilecik’te bulunan ve adına tahsisler yapılan Şeyh Edebâlî Zâviyesi’ne defnedilmişlerdir. Osman Gâzî’nin, Şeyh Edebâlî ile olan yakın ve de derin ilişkisini, Ertuğrul Gâzî’nin yaptığı şu vasiyette açıkça görmekteyiz.

Önemine binâen burada tekrarlamakta yarar görüyorum: Bak Oğul! Beni, kır; Şeyh Edebâlî’yi kırma! O, bizim Boyu’muzun ışığıdır. Terazisi, dirhem şaşmaz. Bana, karşı gel; O’na karşı gelme. Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim. O’na karşı gelirsen gözlerim, sana bakmaz olur. Baksa da görmez olur. Sözümüz, Edebâlî için değil, senceğiz içindir. Bu dediklerimi vasiyetim say!