Recep Akakuş yazdı

Başa geçtikten sonra Osman Gazi ‘nin İlk Hedefi İnegöl’dür. İnegöl’ün fethi için beş aşamalı bir stratejinin uygulandığı tarihi kaynaklarda yer almaktadır.1284 yılından itibaren uygulamaya konan bu stratejik aşamaları kısaca görelim:

A- BİRİNCİ AŞAMA: ERMENİ-BELİ BASKINI VE BAYKOCANIN ŞEHADETİ: Osman Gâzî, Samsa Çavuş’u Sakarya Vâdisi’ne aktarınca İnegöl Tekfuru Nikola ile sınır teşkil eden Domaniç dağları ve Cebel-i Ermeniye adı verilen Ahî Dağı, güvenlik yönünden, açık durumda kalmıştı.Bu yöre için yeni güvenlik tedbirleri gerekiyordu. İşte bu amaçla 1284 yılında Osman Gâzî, 75 veya 125 kişi olduğu rivayet edilen bir askerî birlik ile Ada-Höyük adı verilen günümüz Hamza Bey Köyü civarına geldi. Eskişehir-Bursa arasında yer alan tarihî İpek Yolu’nun, Yenişehir’e giden kolu da buradan geçmektedir. Günümüzde halk arasında Hamza Bey Boğazı adıyla da anılan ve İnegöl Ovası’nda yer alan bütün akarsuların, Yenişehir Ovası’na geçmesini sağlayan bu derin, taban vâdi, tarihî kaynaklarda ErmeniBeli diye anılmaktadır. Osman Gâzî, bu stratejik yöreye geldiğinde, İnegöl Tekfuru Aya-Nikola tarafından kurulan bir pusu ve gerçekleştirilen bir baskın ile karşılaşmıştır. Meydana gelen çatışmada Osman Gâzî, yeni yönetimde yer verdiği ve de çok sevdiği yeğeni Bay Hoca’yı kaybetmiştir.

İşte Osman Gâzî’nin coğrafyadan vatana geçerken ilk verdiği şehit, yeğeni ve ağabeyi Savcı Bey’in oğlu Bay- Hoca olmuştur. Bu ilk Osmanlı şehidi, günümüzde, Hamza Bey Köyü olarak bilinen, köyün aşağı mahallesinde ve Mehmed Bey Camii’nin dış kapı girişinde medfundur. Hamza Bey’in torunlarından olup 1516 yılında yapılan Mercidabık Savaşı’nda şehit düşen Mehmed Bey, bu mabedi -muhtemelen- Bay-Hoca’nın hatırasını canlı tutmak için inşa ettirmiştir.

Çünkü kendisi, Savcı Bey’in torunlarından Süleyman Bey kızı Hatice Hatun ile evlidir. Yukarıda işaret ettiğim üzere -maalesef- Söğüt’de Ertuğrul Gâzî Türbesi’nin bahçesinde yapılan hatıra- mezarları arasında bu ilk Osmanlı şehidine yer verilmemiştir. Bunda, şüphesiz, Söğüt ilçe yöneticileri kadar İnegöl ilçe yönetiminin ve de hemşehrilerimizin -kültürel bazda- ihmalleri olsa gerektir.

Bu vesile ile şu gerçeği bir daha vurgulamakta yarar vardır. Tarihçilerimizin büyük bir çoğunluğu, gelip coğrafyayı incelemeden birbirlerinden nakil yaptıkları için Ermeni Beli ile Ermeni Derbendi terimlerini de karıştırmışlar ve her ikisini de aynı yer ve mahal zannetmişlerdir. Halbuki bu terimler, farklı coğrafyada bulunan farklı yerlerin isimleridir. Söz gelimi, Ermeni Derbendi, Cebel-i Ermeniye adı veri len dağın doğusunda ve Pazaryeri İlçesi yakınında bulunmaktadır. Burası üst geçit olduğu için Ermeni Derbendi denmiştir. 1231 yılında Ertuğrul Bey’in, Selçuk Sultanı Alaaddin Keykubad adına yaptığı askerî harekât sırasında Aktav Tatarları’ndan oluşan paralı Bizans birlikleri ile burada karşılaşarak kanlı bir mücadele yapmıştır ki bu muharebe, Ermeni Derbendi Savaşı olarak tarihî kaynaklara geçmiştir.

Osman Bey’in yaptığı Ermeni- Beli Savaşı’na gelince bu, bir savaştan ziyade bir pusu kurma operasyonudur. Osman Gâzî ile İnegöl Tekfuru arasında geçen bir silahlı çatışmadır. Hem zaman ve hem de mekân bakımından çok faklıdır. Çünkü ”bel “sözcüğü, taban geçit veya derin vâdi geçit anlamımda kullanılmıştır. Derbent ise üst geçit anlamındadır. Kesin olarak şunu söyleyebiliriz ki Ermeni Derbendi - Savaşı ile Ermeni Beli Savaşı, aynı savaşlar değildir. Birinde taraflar Ertuğrul Gâzî ve Aktav Tatarları’ndan oluşan paralı Bizans birlikleridir. Diğerinde ise taraflardan biri, İnegöl Tekfuru Aya Nikola ve bir diğeri de Osman Gâzî’dir. Zaman itibariyle de çok farklıdır. Biri, 1231 yılında yapılmış, diğeri ise 1284 yılında gerçekleştirilmiştir. (DEVAM EDECEK)