Recep Akakuş yazdı
Ankara Ahîleri adıyla anılan Türkmen topluluğu, Orhan Gâzî devrinde Osmanlı hâkimiyetini tercih etmiş ve İnegöl- Sungur Paşa Köyü’nde medfun olan Aksungur’un komutasında gönderilen bir askerî birlik eliyle teslim alınmıştır.
Ancak Orhan Gâzî’nin ölümü üzerine Ankara Ahîleri, değişen siyasî konjönktürden yararlanmışlar ve bağımsız duruma gelmişlerdir. İşte bunun için Sultan I. Murad, hükümdar olur olmaz, ilk seferini Ankara üzerine yapmış ve Ankara’yı kesin olarak, tekrar Osmanlı hâkimiyeti altına almıştır.
Dönerken de Sultanönü diye isimlendirilen Eskişehir yöresini fetheylemiştir. Sultan I. Murad’ın yaptığı bu askerî harekâtın sonuçları, İnegöl’ün sosyal ve ekonomik hayatında yeni yapılanmalara sebep olmuştur. Zira, Sultan I. Murad, Ankara dönüşünde Ankara ve Sultanönü coğrafyasında yaşamakta olan bir çok Ahî geleneği’ne mensup kişi ve aşiretleri Bursa ve İnegöl coğrafyasına aktarmıştır.
Oğuz aşiretlerinin iskân edildiği coğrafya, eskiden, Cebel-i Ermeniye adı ile anılmakta idi. Sultan I. Murad tarafından gerçekleştirilen iskân sonunda söz konusu dağlar, Ahî Dağı adıyla anılmaya başlamıştır ki bu dağlar, Bozhöyük-Eşiği’nden başlar; batıya doğru uzar ve Kestel Kasabası’nın bulunduğu noktada Bursa Ovası ile buluşur.
Bu nedenle günümüzde kaza merkezî olan Kestel, Osmanlıların ilk döneminde Ahî Karyesi olarak anılmıştır.Diğer yandan bu dağlar, Yenişehir Ovası ile İnegöl Ovası’nı, bir birinden ayırmaktadır.
Sultan I. Murad, işte bu coğrafyaya, Ahî geleneği’ne bağlı oğuzları iskân eylemiş ve İnegöl’ün sosyal ve de ekonomik yapısını, kökten, değiştirmiştir. Gerçekleştirilen bu yeni yapılanmada en etkin rolü oynayanlardan biri, Kızıl Murad oğlu Aksungur olurken bir diğeri de Ahîlerin manevî önderi, Akbıyık Sultan olmuştur.
AKSUNGUR VE İNEGÖL
Osmanlı devlet adamları arasında Aksungur adını taşıyan başka devlet adamları olduğu gibi Selçukîlerde de bu ismi taşıyam devlet adamları vardır. Osmanlılarda şöhret bulan ve de İnegöl ile ilgisi bulunan Aksungur, Ankara ve İç Anadolu coğrafyasına mensuptur. Önce terim olarak Sungur kelimesinin üzerinde biraz duralım. Sungur kelimesi, Fars Dilinde doğan anlamına gelmektedir. Bu nedenle Aksungur’un sözlük anlamı, Akdoğan demektir. Kızıl Murad oğlu diye tanındığına göre babası, Kızıl Murad’dır. Gözü pek bir cengâver olduğu için bazı tarihî kaynaklarda bu zat, Kızıl Deli diye de anılmaktadır. Kızıl Irmak gibi, halen, günümüzde kullanılan isimler, bu tarihî realiteyi yansıtmaktadır.
Aksungur, Orhan Gâzî, Sultan I. Murad ve Yıldırım Bayezit devrinde Bursa Bey Sarayı’nın nâzırıdır. Güncel ifadesiyle reis-i cumhur genel sekreteridir. İnegöl-Çavuş Köyü, bu zatın babası Kızıl Murad’a dirlik olarak verildiği için ilk devirlerde Çavuş Köyü’nün adı, Kızıl Karyesi olarak tahrir defterlerinde tescil olunmuştur. Sonraki yıllarda bu köyün bir mahallesi, saray çavuşlarından Dura Çavuş’a, diğer mahallesi de Ahmed Çavuş’a, timar olarak verilmiştir. Daha sonra bu köyün iki mahallesi birleştirilerek sırasıyla Hüseyin ve Mustafa çavuşlara dirlik olarak verilmiş ve köyün adı da değişmiş, Çavuş Köy olmuştur. Üç Osmanlı hükümdarına saray nazırlığı yapan Aksungur, Ankara’nın fethinde ve Osmanlılara geçmesinde önemli rol oynamıştır. Bu sebepten Aksungur, Ankara fatihi olarak da anılmaktadır.
Yıldırım Beyazıt’ın, Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile evlenmesinde ve düğün alayının Kütahya’ya gidiş ve dönüşlerinde güvenlikten sorumlu en yetkili devlet adamı, Aksungur olmuştur. Aksungur’un, temlik yoluyla önce mülk edindiği sonra da vakfa dönüştürdüğü köy, İnegöl ilçe sınırları içinde yer alan Koçi/Suçi Köyü’dür ki bu köy, daha sonraki yıllarda Sungur Paşa adını alacaktır.