Çelebi Sultan Mehmed (1413-1420), Edirne’de felç geçirdiğinde: Tedâvî olamayacağını anlayınca sadrazamı, Bayezid Paşa’ya talimat vererek Amasya sancak beyi olan veliahdı şehzade Murad’ın, sür’atle Edirne’ye getirilmesini istemiştir.

Sadrazam Bayezid Paşa da hükümdarın hastalığını ve ölümünü gizli tutarak kardeşi Hamza Bey’i gizlice Amasya’ya göndermiş ve Şehzade Muradı, sür’atle Edirne’ye getirtmiştir.

Diğer yandan Amasya sancak beyi Şehzade Murad, Hamza Bey’den haberi alır almaz yola çıkmakla birlikte yolculuk, uzadığından Bursa’ya gelindiğinde, Bizans imparatorunun elinde rehin tutulan amcası Mustafa Çelebi’nin çıkarması muhtemel siyasi buhrana karşı tedbir olmak üzere, önce Bursa’da hükümdarlığını ilân etmiş ve buradaki devlet ricalinden-usûlü kadîme üzere- onay almıştır.

Edirne’ye ulaşıldığında da Rumeli beylerinden ikinci defa sadâkat onayı alınmıştır.

Bu dönemde iktidar, kansız bir şekilde el değiştirmiş olmakla birlikte, Bizans imparatorunun yaptığı şantaj ve tahrik sonucu önce amcası Mustafa Çelebi, rehin tutulduğu hapishaneden çıkarılmış ve iktidar mücadelesi için meydana sürülmüştür.

Bu nedenle Sultan II. Murad, çiçeği burnunda genç ve yeni bir hükümdâr olarak, önce amcası Mustafa Çelebi ile amansız bir mücadeleye girme zorunda kalmıştır.

Bu mücadele sırasında devlet ricali, ikiye ayrılmıştır. Bir tarafta Rumeli ümerası diğer tarafta Anadolu ümerası…. İki tarafın güçleri, Bursa coğrafyasında ve Ulubat Köprüsü’nün başında ve nehrin iki yakasında vaziyet almışlardır.

 Vuruşma başlamadan evvel, son bir tedbir olarak, Gazi Mihal oğlu Mehmet Bey, devreye girmiş ve mücadelenin Sultan II. Murad lehine kazanılmasını sağlamıştır.

Ancak siyâsî iktidar mücadelesi, bununla sona erdirilememiştir. Çünkü bu sefer de –yine- Bizans imparatorunun teşvik ve tahriki ile Sultan II. Murad’ın kardeşi Küçük Mustafa Çelebi, iktidar müadelesine girişmiştir.

 Şehzade küçük Mustafa Çelebi ile yapılan iktidar mücadelesi, oldukça kanlı geçmiş ise de bu mücadeleye İznik’te son nokta konulmuş ve Küçük Mustafa Çelebi de devre dışı bırakılmıştır.

Ne hazindir ki bu sefer de devlet ricali arasında devşirme-öztürk mücadelesi başlatılmışır. Bu kaos ve buhran o kadar sinsice ve de tahripkâr olmuştur ki SultanII.

Murad, şehzdelerinden ikisini, yani: Şehzade Ahmet ve Şehzade Alaaddin’i, bilinmeyen bir sûikasta, kurban vermiştir.

Hânedâna tek varis, Manisa sancak Beyi Şehzade Mehmet kalmıştır.

Tarihlere, Buçuk Tepe İsyanı olarak geçen bu karanlık ve de kanlı olay, işte bu devşirme-öztürk mücadelesinin, su yüzüne vurmasıdır ki bu olay üzerine Sultan II. Murad, Manisa’dan Edirne’ye getirttiği Şehzade Mehmed’i, eliyle, tahta çıkartmış; kendisi de en tecrübeli ve de güvenli devlet adamlarından Sarı İshak Paşa ile Nurettin Hamza Bey’i, yanına müsâhip / danışman olarak almış ve Manisa’ya çekilmiştir.

RECEP AKAKUŞ Hocanın eserinden düzenleyip yayına hazırlayan

Ayhan Talha Bayraktar