Artık çok acayip bir dünyada yaşıyoruz: “Sanal Dünya”! Bu dünyaya kendini kaptıranların sayısı, ona mesafeli duran insanlardan çok daha fazladır. Şu yerkürede yaklaşık sekiz milyar içinde olup da: “Akıllı Telefon” taşımayan insanların sayısı bir milyarı bulmaz herhalde! Onların çoğu da maddi imkânsızlıktan dolayı alamıyorlar. Tabi, durum böyle olunca, akıllı telefonuyla sanal dünyanın: “Sosyal Medya”sında takılı kalmayanlara, nesli tükenmekte olan tuhaf yaratıklarmış gibi bakılıyor.

Bilinçli olarak, kendini sanal dünyadan – sosyal medyadan ve sözüm ona akıllı telefondan uzak tutabilene aşk olsun! Böyle insanoğlu insanlara büyük saygı duyarım. Kalubelâ’dan beri tanıdığım böyle bir insanı tam da burada yeri gelmişken zikredeceğim: Bursa’da Mustafa Kara hocamız. Kendisinin ne akıllı, ne de basit bir cep telefonu dahi yoktur. Almasını tavsiye eden bilgiçleri kırmadan, tebessümle, şu cevabı verir: “Son modeli çıksın, belki o zaman alırız”! Kapitalist tüketim dünyasında çılgın bir hızla dönen teknoloji çarkında: “Son model” diye bir şey yoktur.

Bize gelince, Mustafa hocamız kadar saf kalamadık maalesef. Yirmi beş yıldır cep telefonu taşıyorum. Bu sürenin son on yılında da telefonun akıllısı girdi cebimize; oradan yavaş yavaş avuç içine gelip yerleşti; vücudumuzun bir uzvuymuş gibi. Telefonun akıllısı da android seviyesinde hani. Bugün aklı başında bir insana android dersen hakaret sayılır. Çünkü ilkel zeka demektir android.

Gerçi, telefon ve bilgisayarı sadece eğitim, bilim..gibi faydalı kaynaklara erişim için kullansam da yine de derinden bir rahatsızlık hissediyorum. Akıllı telefonu olanın sosyal medyası olmaz mı? Olur! Bendeniz de en sonunda sosyal medyaya bulaştım. Bir YouTube kanalım var, iki – üç yıldır. Sonunda geçen sene İnstagram ve Twitter hesabı açtım.

Yazımın bundan sonraki bölümünü ismini zikrettiğim bu sonuncu hesap özelinde devam ettireceğim.

2006 Temmuz’da piyasaya sürülmüş; sembolü mavi kuş olan sosyal medya uygulaması, kısa bir süre içinde dünyanın her yerine yayıldı. Günümüzde dünyada bilmem kaç yüz milyon insan aktif bir şekilde kullanmaktadır. Ben, Temmuz 2023’te bu mecrada kişisel hesap açtığım vakit, bu devasa küresel şirket el değiştirmişti. Çılgın herif Elon Musk, mavi kuşa 44 milyar dolar yatırmış. Kuşu X’e çevirmiş.

Anlayacağınız, epey geç kalmış olan ben, X kullanıcısıyım artık. X dünyasında geçen bir senem var. Ben, bulunduğum her mecrada özgün, zengin içerikler sunmaya gayret ederim. Kes – kopyala – yapıştır türü bayağı bildirimler bana göre hiç değil. Şu geçen bir sene zarfında 700’den fazla bildirim/paylaşım yapmışım. Günlük yaklaşık iki bildirim demek oluyor bu. Sanal dünyanın çalışkan insanı oluyorum galiba! Ne için, kime bildiriyorum? Değer mi?... gibi sorular sanırım hep benimle olacaktır.

Adı gibi acayip bir mecra olan X vadisinde profilime yayınlanan bir kitabımın fotoğrafını sabitlemişim. Osmanlı paşası İbrahim Edhem Paşa hakkında biyografik bir eser olan bu kitabın altına şöyle yazdım: Bir insanı tanımak, bir âlemi tanımaktır. Çünkü her insan bir âlemdir.

Değerli ve dolu olan kimseler ayrıca çok reklam yapmadıkları; kendilerini ucuzlatmadıkları ya da çok kişiye şirin, kışkırtıcı, cinsel… görünmek zorunda hissetmedikleri için genellikle pek bilinmezler. X dünyasının da öyle acayip bir algoritması var ki, akıl sır erdirmeye hiç vaktim yok. Şöyle ki, birilerinin alelade paylaşımlarını milyonlar görüyor; binlerce kalp ve bir o kadar da yorum yapılıyor! Sürü sürü takipçileri var! Bunların hiçbiri beni gerçekten ilgilendirmiyor.

Ben, her yerde yaptığım şeyi yapıyorum: Güzel, ibretlik, doğal ve orijinal paylaşımlar yapıyorum. Artık kim görmüş; görmemiş… beni fazla ilgilendirmiyor.

Birbirinden gerçekten uzaklaşan asosyal sanal dünya insanını seyrediyorum bir yandan. Çok fazla hırçınlar, fanatikler. Ekran başında birkaç şey karalamak, ya da hazır olan şablonlar üzerinden standart duygusal işaret dili kullanmak onları cezbetmiş gibi. Dili doğru kullanmak, çok seyrek rastlanılan bir şey.  Hemen hiç tanımadıkları insanlara verip veriştiriyorlar. Sanal kitle psikozu çoğunu etki altında bırakmış. Tribündeki fanatik seyirci gibi öfke, nefret kusanlar çok.

Mümkün mertebe kör – sağır – kızgın kitlelerden uzak durmaya çalışıyorum. Yalnız, tümüyle onlardan muhafaza olmak da mümkün değil. Mesela geçenlerde, Malazgirt’te tarihî Türkçe köy adlarını yazdım diye bazıları (Kürtçüler) beni boğuverecek gibi saldırdılar ki, akıllara zarar! Neyse, aldırış edecek değilim.

Kendi fikirlerime, gözlemlerime, araştırmalarıma odaklanıyorum; başkalarının ağzının içine bakmıyorum. Ne kadar önemli gösterilirse gösterilsin, gündemlerin peşinde de hiç sürüklenmedim. Benim apayrı gündemlerim var. Hal böyle olunca, popüler olamıyorsunuz; çünkü öyle bir kaygınız yok. X dünyasındaki bir senenin sonucunda sadece yetmiş kadar takipçim var; başkalarının yetmiş milyon takipçisine değişmem onları.

Sanal mecrada bulunmaktaki amacım, sahici, yapıcı, hoş, dolu, özgün bir model sunmaktır. Kendini iyi yetiştirmiş, sağduyulu herkesin bu mecrada olmasını isterim. Çünkü piyasada kötü maksatlı o kadar çöp hesap var ki, insanı zehirleyen. Meydan – sanal da olsa – namerde bırakılmamalıdır bence.

Son olarak, bu yazıyı okuyanlar için X’teki adresimizi bırakalım. Vaktiniz olursa, bir bakınız: @proferolsalih

DR. SALİH EROL