Dikkat çekici konuşmaların yapıldığı; duygusal anların yoğun yaşandığı bu etkinliği, İkdam Gazetesi 7 Ekim 1922 tarihli sayısında: “Osman’ın Huzurunda” başlığıyla şöyle vermiştir:

Bursa mebuslarının teşkil ettikleri “Bursa Yurdu” heyeti Ankara’dan Bursa’ya vasıl olmuşlar ve Bursalılar tarafından azîm heyecanlarla karşılanmışlardır. Teşrinievvel’in ilk günü bu heyet şehre dahil olarak bütün güzergahı binlerce seyircinin alkışları, şükranları, mutluluk gözyaşları arasında belediye dairesine muvasalat etmişlerdir. Belediyede ufak bir istirahatı müteakkıb heyet yayan olarak ulu hakan Osman’ın türbesine ehda olunacak bayrağı tekbirlerle türbeye götürmüş ve huzzarı sıcak gözyaşlarıyla ağlatan ilahi dakikalar yaşanmıştır.

Orada Muhiddin Baha Bey tarafından hakanın türbesine karşı müessir bir hitabe irad olunmuştur. “Aziz Türkler ve Müslümanlar” kelimeleriyle başlayan bu hitabede Osman Gazi evlatlarının Yeşil Bursa’yı kurtarmak için sarf ettiği mesaiden, yerlilerin mülevves düşman çizmeleri altında kalan bu memlekette çektikleri sıkıntılardan müessir bir lisan ile bahsolunmuştur.

Hatib, yine Osman Gazi’nin türbesine karşı: Ulu Hakan! İşte evlatların yine bugün senin türben karşısında toplandılar; senden af diliyorlar. Evlatlarından biri filvaki sana ihanette bulundu. Senin kabrine kılıncını dayayan düşman ordusuna – hilafet ordusu – dedi.

Hakiki evlatların buna dayanamadılar; senin tesis eylediğin bu mübarek devletin topraklarını kurtarmaya çalıştılar. Bunlar başlarının üzerinde bir bayrak taşırlardı; o bayrağın üzerinde: “ve beşirül müminin” (müminleri müjdeleyen) yazılıydı. Çalıştılar ve müminler mübeşşir oldular. Şimdi onlar senin ruhaniyetinden gördükleri muavenetine teşekkür ediyorlar.

Ulu Hakan! Anlıyorum,  demek istiyorsun ki, daha kurtarılacak türbelerimiz vardır. Edirne Selimiye minarelerinde okunan ezanlar elân çan sesleriyle bastırılıyor. Anlıyorum; bunları bize söylüyorsun; bunları bize gösteriyorsun. Onları kurtaracak olan ordularımız işte hazır duruyor. Müsterih ol. Büyük ruh! Allah’ın büyüklüğüne, peygamberin ruhaniyetine sığınarak o memleketlerimizi de kurtaracağız.

Sürekli alkışlarla karşılanan bu nutuk üzerine Hoca Abdülkadir tarafından belîğ bir dua okunmuş; kurbanlar kesilmiş ve ahaliye şekerlemeler tevzi edilmiştir. Bursa medresesi talebesinin dinî vecd-aver terennümleri esnasında “Bursa Yurdu” nâmını taşıyan büyük bayrak Osman Gazi hazretlerinin türbesine konulmuş ve dualar edilerek bu ihtifâle nihayet verilmiştir”.

Törenin hemen dönüşünde Bursa Mebusları: Muhiddin Baha, Şeyh Servet ve Operatör Emin tarafından TBMM’ye telgraf çekilmiştir. Telgrafın konusu, işgal sırasında Yunan askerleri tarafından Bursa’dan Yunanistan’a götürülmüş ve sayıları üç bini geçen esirlerimizin kurtarılmasıdır.

Kurtuluş sonrası her Türk vatanseverinin görmek için can attığı yerlerin başında Bursa gelmektedir. Onun için en başta Ankara ve İstanbul’dan olmak üzere Bursa’nın misafirleri aylar boyunca hiç eksik olmadı. Kumandanlar, askerler, yazarlar, gazeteciler, öğretmen ve öğrenciler, halk … akın akın Bursa’ya aktı.

DR.SALİH EROL