AK Parti kurulduğundan beri İnegöl halkı en çok oyu bu partiye verdi. 2002 yılında iktidara gelen parti İnegöl’de hep birinci oldu. Birinci olan partiden milletvekili ya da belediye başkanı adayı olmak hep bir ayrıcalık oluşturmuştur. İktidar partisi kimi aday gösterirse o adayın seçilmesi kesin gibi.

Hani bir söz var ya ‘Ağacı aday koysan ağaç seçilir.’ Misali. İnegöl halkının çoğunun teveccühü iktidar partisinden yana oldu. Her siyasi parti İnegöl halkının iktidar partisine gösterdiği teveccühün aynısını kendisine göstermesini ister. Zaten siyasi partiler de halkın teveccühüne layık olmak için çalışma yapmak zorundalar.  

İnegöl’de siyaset mekanizması farklı çalışıyor. İnsanlar yapılan çalışmaların doğru olup olmadığına, vizyoner projelerin olup olmadığına, hizmetlerin kalitesinin olup olmadığına bakmaksızın, sormadan sorgulamadan efsunlanmış gibi oyunu taraftarı olduğu partisinden yana kullanıyor.

Burada ifade etmek istediğim şey insanlar, spor takımı tutar gibi parti tutuyor. Kendi geleceği, çocuklarının geleceği ve ülkenin geleceğini düşünerek oyunu kullanmıyor. Esasında bütün partiler her ne şart altında olursa olsun kendisini yalnız bırakmayacak, sırtını dayayabileceği efsunlanmış seçmen ister bu da işin başka bir cabası. Siyasi arenada her partinin ulaşmak istediği hedef bu olsa da oy kullananlar daha bir bilinçli olmak zorunda.

İnegöllülerin iktidar partisine gösterdiği teveccühe karşılık ne yazık ki iktidar partisinin İnegöllülere karşı aynı teveccühü gösterdiğini söylemek çok zor. Hizmet üretim bakımından İnegöl birçok taşra ilçelerinden daha kötü.

İnegöl ağlanacak, acınacak bir durumda. Ülke ekonomisine verdiği katma değeri oranında hizmet alamıyor, iktidar partisine verdiği destek kadar hizmet alamıyor. İnegöl’ü köy olarak tanımlasanız köy değil, mahalle olarak tanımlasanız mahalle değil, şehir olarak tanımlasanız şehir değil. İnegöl nedir?

İnegöl’de sağlık hizmetlerinden yararlanmak bir hayal, günlerce randevu talebiniz karşılanmaz. Sağlık için yürümek bir hayal, hava kirliliğinden ciğerleriniz yanacak gibi sızım sızım sızlar. İnegöl adeta bir çöp köyü, her tarafta çöpler uçuşuyor. Arabanızla trafikte sağlıklı seyir edemezsiniz her taraf delik deşik, yollar adeta sorvivor kulvarı gibi.

İnegöl’de genel geçer trafik kuralları geçerli değildir. Aynı pozisyonda farklı yerlerde trafik kuralları değişik uygulanabilmekte.  Kavşak içinde ki araçların öncelik hakkı olması gerekirken bir kavşakta ki araca öncelik hakkı verilmişken başka bir kavşakta aynı önceliği görmeniz mümkün değildir. İnegöl’de kazalara karışmadan, trafikte sağlıklı seyir etmeniz sürprizlere gebe.

İnegöl’de temiz bir asfalt yolda araba kullanmak artık bir hayal gibi. Nerenin ne zaman kazındığı ya da kazınacağı hangi yolun ne zaman kapandığı ya da kapanacağı hiç ama hiç belli olmaz. Birkaç ay evvel Adnan Menderes Bulvarı Yeni Hastane kavşağı ve civarı yeni asfaltlanmıştı, buralarda kazı çalışması yeniden yapılmaya başlanmış. Bu neyin nesi? Yazık değil mi milli servetimize.

Bu kadar öngörüsüzlük olabilir mi? Kimseye her hangi bir bilgi vermeden, yapılan çalışmalarla ilgili her hangi bir uyarıcı levha koymadan köstebek gibi ha bire bir yerler kazınıyor. Bu kazınan yerler aylarca öyle kalıyor ama ne yazık ki ne kazısı olduğu ile ilgili hiçbir uyarı yazısı yok.

 Su mu, kanalizasyon mu, elektrik mi, telefon mu, doğalgaz mı? Bu ne kazısı? Kazıyı yapanlar, kazdıkları yerleri taşlı toprakla kapatıyorlar aylarca öyle kalıyor her taraf çukur ve çamur.  Çukurlara düşmekten arıza yapan araçların bakım ve tamir masraflarını kim karşılayacak? Yazık değil mi?

 İnegöl halkı gerçekten bu kadar kötü hizmeti hak etmiyor. Her hangi bir merci sorumluluğu kabul etmiyor.  Teşbihte hata olmaz ama yetkililer İnegöllüleri adam yerine koymuyor, İnegöl ve İnegöllülere çok ama çok yazık.

ÖZER YILMAZ