Özer Yılmaz'ın köşe yazısı.
Kuruluşun ve yeniden dirilişin destanını Türk Milleti tarih boyunca yazmış, yapmış ve yaşamıştır. Yeniden diriliş destanı olarak karşımıza İstiklal Marşı yazılı olarak çıkar, yeniden diriliş Çanakkale’de uygulanır ve ‘Çanakkale geçilmez’ diye tarihe not düşülür. ‘Çanakkale Geçilmez’ yedi düvele karşı verilmiş bir varoluşun destanıydı. Çanakkale geçilmezin destansı varoluş mücadelesi bizi kurtuluşa götürmüştü. Kurtuluş Savaşı hele hele bir milletin var oluş ya da yok oluş mücadelesiydi. Şayet o mücadele kazanılamasaydı bütün bir milletin tarih sahnesinden ya silinip gitmesine ya da emperyal devletlerin mandası altında yaşamaya mahkûm olacaktı.
İşte bütün bu ahval ve şerait altında Mustafa Kemal, Türk milletinin bağımsızlık duygusunun ne denli ateşli olduğunu hissetmiş, varlık ve yokluk içinde halkımızı örgütlemeyi ve milletin dirençli kalmasını sağlamayı başarmak için bütün varlığını ortaya koyarak eşsiz bir lider olarak tarih sahnesine çıkmayı başarabilmiştir. Mart ayı milletimizin kahramanlığını altın harflerle yazdırdığı ve bu kahramanlığı yazılı bir vesika olarak bıraktığı kutsal bir ay olarak karşımıza çıkıyor. 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Mart ayının bizim için kutsallığını ifade etmekte, İstiklal Marşımızın 12 Martta Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmesi ise Mart ayının kutsallığının tescilinin yapıldığını göstermektedir. Her yıl hem 12 Mart için hem de 18 Mart için tüm yurtta günün anlam ve önemine uygun programlar icra edilir. Her programın icrasında gönüller deli deli olur, duygular kabarır, göz çukurları gözyaşlarıyla dolup boşalır.
Ülkemizde yaşanan 6 Şubat felaketine dikkat çekmek, toplumda bir farkındalık oluşturmak adına bu yıl ki 18 Mart kutlamaları her yıldan daha bir farklı oldu. Kurum olarak bizlerde yaptığımız etkinliğimizi halkımızla 5. Mevsim Kültür ve Sanat Merkezinde buluşturduk. Bu buluşmada İnegöl Belediyesinin vermiş olduğu katkı için İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban Beye, 5. Mevsim Kültür ve Sanat Merkezi Müdürü Önder Torun Beye ve 5. Sanat ve Kültür Merkezi çalışanlarına teşekkür ediyorum. Bu etkinlikten elde edilen gelirler 6 Şubat felaketinde etkilenen insanlarımızın ihtiyaçlarında kullanılmak üzere AFAD’a bağışlanacağını ifade etmek istiyorum. Halkımızın programımıza teveccühü çok yoğun oldu, tabiri caizse salon hınca hınç doldu ve bazı misafirlerimiz yer bulmakta güçlük çekti.
Gecemizde gönüller coşkun ama duygular küskündü, gözler nemli, göz çukurları ise dolu doluydu. Çanakkale’de karşımızda bilinen bir düşman vardı, 6 Şubat felaketinde ise mücadele edeceğiniz bir düşman yoktu. Kılıç çekseniz kılıcınız işe yaramıyordu, canınızı feda etseniz, feda edilecek can işe yaramıyordu. Bu felaket başka bir felaketti, sanki yaratanı birileri kızdırmış, o da bütün kızgınlığını bizlerden çıkarıyordu. Biz, millet olarak ne yapmıştık? Yaratanımız bütün kızgınlığını bizim üzerimize boca ediyordu. Bunun cevabını ilahi sebeplerde aramanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Yaratanın kızgınlığının bilimsel verilere dayalı olarak yapılmayan yapılarda aramak gerek.
İşini doğru yapmayan insanlarda aramak gerek. İşi liyakat sahibi olanlara vermemekte aramak gerek, işi kariyer sahibi olmayanlara vermekte aramak gerek. İşi bilim insanlarının yaptığı uyarılara göre hareket etmemekte aramak gerek. Başka türlü ilahi bir ceza gibi algılanır ve ona göre hareket edilirse sorunların kaynağına inmemek gibi sonuçları karşımıza çıkar ki o da sorunları çözmek yerine, sorunların üzerini örtmek anlamına gelir bu da istenmeyen sonuçların doğmasına gebe olur. İş basit ve başımıza gelen musibetleri başka yerlerde aramaya gerek yok.
Bilimsel veriler bize şunu gösteriyor, tedbir insandan, takdir Allah’tandır. Her türlü tedbiri aldıktan sonra tevekkül etmek elbette ki imanımız ve inancımız gereği ancak tedbir almadan tevekkül etmek, olmuş ve olacakların sebebini ilahi güçte aramak, imanımıza ve inancımıza en büyük zararı veren nedenler olarak karşımıza çıkmakta. Buna rağmen asrın felaketi halkımızı bir araya getiren yeniden dirilişin müjdecisi oldu. Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer olabilir düşüncesi kendisini ispat eder gibi. ÖZER YILMAZ