Recep Akakuş yazdı
Bu yazımda köy gençleri ile yaşanmış bir hatıramı paylaşacağım:
Harmanlar kaldırıldıktan ve elde edilen ürün ambara konduktan sonra köy gençleri, saban, angış ve içi saman doldurulmuş çuval,kıl pala ve hayvan derilerinden yararlanılarak bir yapay deve meydana getirirler.
Tıpkı Turuva atı misali görkemli bir deve maketi ortayaçıkar. Altına iki kişi, gizlice girer ve bu maketi hareket ettirir.
Deveninboynuna değişik tonda ses çıkaran zil ve çanlar takılır.Deveci-başı kılığına giren bir genç, çalınan defin ritmine göre bu yapay deveyi, Oynatırdı.
Çevresini saran diğer köy delikanlıları da yapılan oyunu hem seyrederler, hem de sloganlar atarak ortaya konan bu oyuna destek verirler.
Gece yarısından sonra köy, sokak sokak dolaşılarak sergilenen bu oyun ile köy halkı ev ev uyandırılır ve ortaya konan bu oyun, kadın-erkek, yaşlı-genç, tüm köy halkına seyrettirilirdi.
Ardından da -hasad mevsimi olduğu için- 1/4 teneke miktarında her evden buğday toplanırdı. Bu yolla toplanan buğdaylar, satılarak paraya çevrilir.
Köy delikanlılarının oynayacakları folklorik oyun malzemeleri, araç ve gereçleri, satın alınır. Artan para kalırsa delikanlılar, köpük veya tahin helvası alarak, Köy Delikanlı Odası’nda kendilerine ziyafet çekerlerdi.
Sonbahar mevsiminde başlatılan ve kış mevsimi boyunca köydelikanlıları odasında düğünlerde oynanacak oyunlar ve söylenecek türküler, uygulamalı olarak bu Delikanlılar Odası’nda öğrenilirdi. Çünkü kız alıp vermeler, sosyal bir olaydır.
Hiç kimse kalkıp tek başına düğün yapamazdı. Bu nedenle düğün, el ile yapılır.Bunun dinî tarafı bulunmakla beraber, sosyal yönü daha da ağır basardı.
Düğünlerdeki folklorik gösterileri sunmak ve düğünle ilgili güvenlik tedbirlerini almak, köy delikanlılarının, ortak görevidir. Bu nedenle oynamayı da oynatmayı da bilmek durumunda olmalıydılar.
İşte cemelcilik oyunu, öncelikle, köy gençlerine, törelere uygun bir bir şekilde düğün alayı organize etmeyi öğretirdi. Düğünler, dinî nitelikli fakat sosyal içerikli toplumsal bir olaydır.
Kimliği ve meşrebi ne olursa olsun hiç bir ferd, bu gibi olayların dışında kalma lüksüne sahip değildi. Bu olay, insanı-zorunlu olaraksosyalleştirirdi. Aksi takdirde toplum tarafından dışlanma tehlikesiyle karşılaşma durumu ortaya çıkardı.
Bu sebepten cemelcilik oyunu, toplum katmanları arasında kaynaşmayı, birlik ve dirliğin pekişmesini sağladığı gibi -hatırlanacağı üzere- deve, ticaret kervanlarının–vazgeçilmez- bir aracıdır.
Toprağa bağlı olarak yetişen köy delikanlılarının bu oyun vesilesiyle satmak ve almak hususundaki refleksleri, geliştirilmiş oluyordu. para ve ticârî mallar ile temaslarını sağlanıyordu.
Sözün kısası, oyun içinde hayatın kendi oyunu oynanıyordu.